21.11.06

* Filmlerdeki Hayat

“Lost In Space” filminde Robinson ailesi ne zaman geri dönecekleri meçhul bir biçimde dünyadan ayrılırlarken, ailenin genç kızı bunu hiç istememekte ve isyan etmektedir. Ve sonunda derin bir üzüntü ve sitemle erkek kardeşine hayatta hiçbir şeyi sevmemesini tembihler ve şöyle devam eder: “çünkü eninde sonunda kaybediyorsun”.

“Snake Eyes” filminin ilk onbeş dakikasında hareketli kamera ile (Steadycam) hiç kesmeden sürekli bir çekim yapan yönetmen Brian de Palma, o dört bin kişilik kalabalığın yer aldığı hareketli boks maçı sahnesini neden böyle çekme gereği duymuştur? Onu böylesine güç bir olaya kimsenin zorladığını zannetmiyorum. Bu herhalde zoru başarma ve kendini aşma isteğinden başka birşey değil... Böylesine zor bir yönetim işinin altından başarı ile kalkan yönetmen yanında, özellikle o sahnelerde üstün bir oyunculuk sergileyen Nicholas Cage’i de ayakta alkışlamak gerekir. Bu arada “Rope” isimli filmini sadece iki kere, o da kameradaki film makarasını değiştirmek zorunda olduğu için “cut” yaparak çeken Alfred Hitchcock’u da anmadan geçmek olmaz tabii...




“Big Lebowski” adlı filmlerinde Coen kardeşler Amerikan toplumu ile dalgalarını geçmektedirler. Amerikalıların çok önem verdikleri iki şey filmin ana temasını oluşturmuştur: para ve otomobil tutkusu... Jeff Bridges’ın o külüstür arabasına verdiği aşırı önem, parayı ararken gördükleri kırmızı bir spor arabanın önünde durduğu eve girerken sahip oldukları “Araba hangi evin önünde duruyorsa para ondadır” düşüncesi, o arabayı parçaladıktan sonra sahibinin de kızıp onların arabasını parçalaması ve insanların bir miktar para için içine düştükleri aptalca durumlar vs. (Bu yorum ve bilgiler Durul ve Yagmur Taylan adlı iki kardeş yönetmenimizin Ali Hakan’ın programında dile getirdikleri yorumlardır).



Aynı durum daha önceki filmlerinden “Fargo”da da gözlenmiyor muydu? Sıradan bir Amerikalı, FİDYEYİ sonradan paylaşmak için karısını iki serseriye kaçırtmış, serseriler de bunu PARA için kabul etmişlerdi. 92 model bir FORD SIERRA kullanıyorlardı ve bu arabanın adı filmde defalarca vurgulanmıştı. Sonra işler giderek sarpa sarmış ve serseriler yolda rastladıkları bir polisi ve olaya şahit olan iki masum insanı ve fidyeyi teslim etmeye giden, kaçırılan kadının babasını öldürmüş, sonra o Ford Sierra yüzünden, katilllerden biri kurbanlarını kıyma makinesinde öğütürken yakalanmış, koca ise hapse girmişti vs. Sonunda olayları çözen hamile kadın polis yorgun, yaşadıklarına inanamaz bir biçimde, her zamanki gibi uyumadan önce birlikte belgesel seyretmek üzere kocasının yanında yatağına uzanırken, dalgın bir ifade ile kocasına “Seni seviyorum.” demişti sadece ve kocası da ona aynı şekilde karşılık vermişti.

Ve film bitmişti.

Blueman

02.12.1998