tag:blogger.com,1999:blog-12610769856286496802024-03-14T14:55:54.158+02:00Blueman'sBlueman'in gözünden hayata dair...Unknownnoreply@blogger.comBlogger401125tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-19369627913934814282014-06-22T17:12:00.001+03:002014-06-22T17:12:55.958+03:00Dora'ya ilk Babalar Günü yazım<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuv4DPwYfThBdA70pe43MYv23UB_UEmDbAdXTehvVpR0DyS5ao0PBVya-M2aDgoqiUbIouAkWN-5tbVvPmGNPf67lQYnqQ9MOrSfQ9bRbxzKW4Sw3HbxHTJ06w1fqpEbvtcWpX4KLiNv4T/s1600/Do+Ko+ve+Veli+-+15062014.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuv4DPwYfThBdA70pe43MYv23UB_UEmDbAdXTehvVpR0DyS5ao0PBVya-M2aDgoqiUbIouAkWN-5tbVvPmGNPf67lQYnqQ9MOrSfQ9bRbxzKW4Sw3HbxHTJ06w1fqpEbvtcWpX4KLiNv4T/s1600/Do+Ko+ve+Veli+-+15062014.jpg" height="282" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Şimdi
şu kadarcık hayat tecrübende benim senin “baban” olduğumu bilmiyorsun bile
henüz. Sadece çok sıklıkla görüp durduğun, sesini duyduğun, kendince
konuştuğun, belki kokusuna da aşina olduğun bir insanım. Onun için sen rahmine
düştüğün anda “anne” olan annenin yanında belki de ben, sen bana “baba” diyene
kadar bir “baba” gibi hissedemeyeceğim. Şu anda senin bu dünyadaki koruyucun,
hayatı sana bildiği kadarıyla öğretmekle, hayata karşı elinden geldiğince seni
hazırlamakla görevlendirilmiş, seçilmiş, çok şanslı biri gibi hissediyorum. Bir
gün gelecek senin ilk denize dokunmanda yanında olacağım belki. Yüzmeyi,
dalmayı, denizin dibinde dokunmaman gereken canlıları, bisiklete binmeyi ve
hatta düşmeyi, düştükten sonra kalkabilmeyi öğretmeye çalışacağım. Ağaca
tırmanmayı, meyve toplamayı, dikiş ipliği makarası, bir parça sabun ve bir
kibrit çöpünden basit bir oyuncak araba yapmayı, misket oynamayı, çivi atmayı,
ağaç dallarından ok yapmayı, domates, biber, karpuz yetiştirmeyi, hayvan beslemeyi,
belki okumayı, belki güzel yazmayı, oturup kalkmasını, görgü kurallarını… Bir
gün gelecek araba kullanmayı, nasıl çocuk yapıldığını, bilmem neyin vergisinin
nasıl ödendiğini, askerlik görevini yapmanın kutsallığını, doğada nasıl yön
bulunacağını, kayalara tırmanmayı, düğüm atmayı, mızrak yapmayı, ateş yakmayı,
doğaya saygıyı, onunla asla inatlaşmadan uyum içinde nasıl yaşayabileceğini,
onun güzelliklerini nasıl koruyup, onlardan nasıl keyif alabileceğini… Belki
basit şeylerden mutlu olabilmeyi, belki basit bir şey yüzünden acıdan ölecek
gibi hissetmeyi, deli gibi içmek istemeyi… İçmeyi, akşamdan kalmayı, rezil
olmadan sarhoş olabilmeyi… Gelenekleri, görenekleri… Belki de nasıl dünya
vatandaşı olunabileceğini… Saygı duymayı, sevmeyi… Yaşatmayı, yaşamayı, yaşamı
güzel kılan o küçük “an”ların değerini… Dürüst, doğru, kişilikli, prensipli,
adil, vicdanlı olmak kadar çılgın, muzip, maceraperest, cesur, deli olmayı da
belki…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Günün
birinde belki bana gıcık olmaya başlayacaksın. Oturma şeklime, konuşma şeklime,
sesime, belki yeşil biberi, salatalığı ağzımda kıtırdata kıtırdata yiyişime,
belki burun ve kulak kıllarıma, belki de koridordaki ayak seslerime sinir
olacaksın. “Herşeye karışıyor” olacağım belki sana göre. Belki “ne biliyor ki
bugün hakkında?” diye düşüneceksin benim için. Konuşmak dahi gelmeyecek
içinden. Ben seninle konuşurken çok sıkılacak, soğuk terler dökecek, oradan
kaçıp gitmek isteyeceksin. Ben de bir zamanlar kendi babama karşı böyle
hissettiğim zamanlar geçirdim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ama
bil ki çok özleyeceksin baba dediğin o kişiyi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ve
bil ki ben senin elinden tutarken sokakta yürürken veya caddede karşıdan
karşıya geçerken, benim babam da tutuyor olacak aynı anda elini. Ben senin için
sevinir mutlu olurken o da sevinip mutlu oluyor, senin için endişelenirken ben
bu dünyada o da kendi aleminden endişeleniyor olacak senin için bir şekilde.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Birbirinizi
tanımanızı ne çok isterdim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Eminim
geçmişte bir zamanlar o çayırda çekilmiş fotoğrafta omzuna güvenle elini
dayamış küçük oğluna düğüm atmayı öğreten babam, sana da daha da büyük bir
mutlulukla neler neler öğretirdi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Eminim
o da madenlerde, savaşlarda, hapislerde, sokaklarda haksız yere ölen, öldürülen
babalar ve çocukları için üzülür, belki için için ağlardı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Bana
ve sana adil, akıllı ve vicdanlı bir hayat için önce kendimizi değiştirmemiz
gerektiğini öğütlerdi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Ben
de sana “Kendini Bil”meni öğütlerken, çocuğu olsun olmasın, hatta kadın ya da
erkek, herkesin “baba bir kişi” olmasını diliyorum.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hoşgörülü,
sevecen, öldüren değil yaşatan, döven değil koruyan, kollayan, hayat
tecrübesini kendinden sonra gelen nesillerin önüne, onların kendi nesillerini
her alanda geçmeleri, insanlıkta daha da ileri gitmeleri için serebilen “baba”
kişiler…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hayata iyi bak Dora'cım.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">15.06.2014</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-73005070486913301132014-04-15T10:51:00.002+02:002014-04-15T10:51:27.551+02:00Güvercin<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYj5u5JIerTnwmdIHW1ZN03r2BQMB6NJFcWo3DCxy4cA5mv1aAtQDrS2C5YsaMiFT78hgvAhGuwPCacwGyuTudnIQwYxJWgF58ZGlr-HoqIVYKf71UyRromoXJebeFde-ODRLHGdPmNejW/s1600/30393.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYj5u5JIerTnwmdIHW1ZN03r2BQMB6NJFcWo3DCxy4cA5mv1aAtQDrS2C5YsaMiFT78hgvAhGuwPCacwGyuTudnIQwYxJWgF58ZGlr-HoqIVYKf71UyRromoXJebeFde-ODRLHGdPmNejW/s1600/30393.jpg" height="320" width="204" /></a>“Yürümek yatıştırır. Yürümede
sağaltıcı bir güç vardır. Düzenli biçimde hep bir ayağı öbürünün ilerisine
basma, aynı zamanda kolları ritmik bir biçimde kürek çeker gibi sallayıp soluma
sıklığının yükselmesi, nabzın hafifçe uyarılması, gözün ve kulağın yönün
saptanmasına ve dengenin korunmasına yönelik etkinlikleri, akıp giden havanın
deri yüzeyinde duyumlanışı – bütün bunlar bedenle zihni hiç karşı durulmaz
biçimde birbirine yaklaştıran ve ruhu, ne kadar dumura uğramış, zedelenmiş de
olsa, büyüten, genişleten olaylardır.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
1949 doğumlu Alman yazar Patrick
Süskind’in, kendisine büyük ün sağlayan romanı “Koku”dan sonra kaleme aldığı bu
uzun öyküde 30 yıldır ufacık bir o<o:p></o:p></div>
dada içine kapanık, tek başına bir hayat
sürdürmekte olan ve bir bankada güvenlik görevlisi olarak çalışan, sadece
evinden sıkıcı ve rutin işine gidip, işinden evine dönen, son derece planlı,
titiz, hatta hastalık derecesinde kurallı yaşayan Jonathan Noel’in, bir sabah odasının
kapısının önünde bir güvercine rastlamasıyla alt üst olan huzuru, iç dengesi ve
hayatının o zor 1 günlük dönemi müthiş bir gözlem gücü ve detaycılıkla
anlatılıyor. <br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
“Koku” gibi bir şaheserden sonra
belki de biraz rahatlamak ve basit bir şeyler karalamak niyetiyle yazılmış
olduğu anlaşılan hikaye, eğlenceli bir zaman ve hoş bir okuma vaad ediyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Hayata iyi bakın</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Blueman </div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
15.04.2014</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-2114681200860156372014-04-07T16:28:00.003+02:002014-04-07T22:18:37.087+02:00Lüzumsuz Bir Adamın GünlüğüGeçen Haziran başından beri yaşadıklarım, o olaylar ışığında içinde yaşadığım toplumu ve kendimi sürekli tartıp tanımaya çalışmam, fani facebook'da paylaştıklarım, yaptığım yorumlar, sağolsun bazı arkadaşlarımın karşı yorumları, geçenlerde yaptığım bir yoruma karşı "hayalcisin", "yolun daha başındasın" şeklinde gözlem ve eleştiri yapan arkadaşlarım, son seçimler ve bu hafta okuduğum "Turgenyev'in "Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü" adlı eserinde tanıştığım "lüzumsuz adam" karakteri tanımlaması... Herşey üst üste gelir ve kendimi biraz daha tanırım. Bu toplumu, insanlarımızı, hayatı biraz daha tanırım.<br />
Buyrun bakın "lüzumsuz adam" kimmiş :)<br />
<br />
“Lüzumsuz adam toplumla çatışkı içindeki aciz aristokrattır… “hayalci ve faydasız”dır… “eyleme geçemeyen bir aydın”, “başarısız bir idealist”, toplumsal ve etik sorunlara duyarlı, “ama kısmen kişisel zaafları, kısmen de eyleme geçme özgürlüğü üzerindeki toplumsal ve siyasi kısıtlamalar nedeniyle eyleme geçemeyen kahramandır”.<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjycGT0xLBJNtaUfWXQMkB5bsjbzU6tgdjc-tvoFSoWpAD77cu6JJyhRLLJdHjJVf8mudDl5lA9R2MYdl8iuuaSFlMdx1Ou1n8FVcw8XkoCOh9ZFs4aDS0jF-FK9Hk6lzTi5mD4XtXJy-1N/s1600/130220141140156009570_2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjycGT0xLBJNtaUfWXQMkB5bsjbzU6tgdjc-tvoFSoWpAD77cu6JJyhRLLJdHjJVf8mudDl5lA9R2MYdl8iuuaSFlMdx1Ou1n8FVcw8XkoCOh9ZFs4aDS0jF-FK9Hk6lzTi5mD4XtXJy-1N/s1600/130220141140156009570_2.jpg" height="320" width="208" /></a>(Ellen B. Chances, Conformity’s Children, 1978)<br />
<br />
“Rusya’nın kurtuluşunun yalın Rus halkında, cemaat içinde olma idealinde, Rus dininde, akıldışı olanda ve mülkiyetin ortak olduğu köylü komününde yattığına inanan, Slavofil denen 19. Yüzyıl aydınları bu değerleri savunmuştur. Eğitimliler cephesinin öbür cenahı Batıcılar ise Rusya’nın kurtuluşunun Batı Avrupa’nın yasalarını, yeniliklerini, bireycilik ve akılcılık gibi değerlerini benimsemede yattığını öne sürmüşlerdir. Genellikle Batı Avrupa üniversitelerinde okumuş ve ülkelerine geri dönmüş Batılılaşmış Rusların deneyimleri dolaylı olarak lüzumsuz adam portrelerine yansımıştır. Bu insanlar Batı tarzı eğitimleri nedeniyle Rusya’ya, Rus oldukları için de Avrupa’ya uyum sağlayamamıştır."<br />
Turgenyev'in "Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü" adlı eserinden<br />
<br />
Yine kitabın sonundaki incelemeden öğrendiğimiz örnek lüzumsuz adamlar:<br />
Puşkin’in Yevgeniy Onegin karakteri (topluma başkaldıran bir karakter), Turgenyev’in bu kitabındaki Çulkaturin karakteri, Boris Pasternak’ın Doktor Jivago’su (o romanda bu karakterin bireyciliği, bağımsız düşünce gücü olumlu bir özellik olarak sunulmuştur), “Zamanımızın Bir Kahramanı” romanında Mihail Lermontov’un Peçorin adlı kahramanı (asi bir yalnız, romantik bir figür olan bu kişi romanda yıkıcı ve olumsuz bir karakter olarak anlatılır), Aleksandr Herzen’in “Suçlu Kim?” adlı toplumsal romanındaki Beltov karakteri (yüksek dozda edebiyatla yetişmiş, gerçeklikten kopmuş, hayata uyum sağlayamadığı için kendini toplumdan soyutlamış, kitap ve düşünce dünyasına kapanmış biri), Turgenyev’in “Babalar ve Oğullar” romanındaki yaşamın akışına uyamayan Bazarov gibi karakterler, Gonçarov’un “Oblomov”unda içinde bulunduğu topluma uyum sağlayamayan Oblomov karakteri, Dostoyevski’nin “Yeraltından Notlar”ındaki yeraltı adamı (kitaplar ve hayaller içinde yaşar ve bu nedenle hayatla başa çıkamaz), “Suç ve Ceza”daki Raskolnikov karakteri (özünden ve Rusya’nın manevi değerlerinden kopmuş, egoizm ve kişisel çıkar gibi Batıcı fikirler yüzünden hastalanmış bir karakter), “Ecinniler”de Batılılaşmış Rusya’nın kendi lüzumsuzdur, “Budala”daki Prens Mişkin (geleneksel toplumun ahlak kurallarına meydan okur), Dostoyevski’nin “Karamazov Kardeşler”indeki Ivan Karamazov (Tanrı’nın evrenindeki sistemi sorgulayan bir karakterdir), Tolstoy’un “Savaş ve Barış”ında tarihin yasalarına başkaldıran ve uyumlu olmayı reddedenler lüzumsuz adamlardır, “Anna Karenina”da ise Anna evli olmasına ragmen bir başkasıyla ilişki yaşayarak Tanrı’nın yasalarını ihlal ettiği için lüzumsuz adamdır.<br />
<br />
<br />
Hayata iyi bakın<br />
<br />
Blueman<br />
<br />
07.04.2014<br />
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-55946828970720125942014-03-26T16:45:00.002+02:002014-03-26T16:46:04.699+02:00Öyle Bir Hikaye<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMa4shSgWGUFsK2VFnrFz0-j8JDmf0sOgu7P37YBYjAq8UtUyTIO4gh2bGQjhyphenhyphenXEn6pQTg0iJzmegEskN0CanAxqb_Kk3p_iZXqe3hNWcoGWMBJn1bt2evK_-4vAc0Kl0IP8Qm35R1gk6C/s1600/207405_2.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMa4shSgWGUFsK2VFnrFz0-j8JDmf0sOgu7P37YBYjAq8UtUyTIO4gh2bGQjhyphenhyphenXEn6pQTg0iJzmegEskN0CanAxqb_Kk3p_iZXqe3hNWcoGWMBJn1bt2evK_-4vAc0Kl0IP8Qm35R1gk6C/s1600/207405_2.jpg" /></a><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Öyle
Bir Hikaye” adlı öyküde Nikolay Stepanoviç adlı bir profesörün bebekken bir
arkadaşının kendisine velayetini bıraktığı Katya adlı evlatlığının tiyatroya
olan aşkı ve oyuncu olma tutkusunun, oyunculuğa yeteneği olmaması nedeniyle
kendisini soktuğu bunalım ile profesörün eşi ve kızıyla yaşadığı evdeki monoton
hayatı, tükenmiş aşkı, öğretme tutkusu sayesinde güç bela sürdürmekte olduğu
mesleğinden duyduğu sıkıntıların paralelliği belki de Nikolay’ın Katya’ya olan
sevgi ve ilgisinin altında yatan, onları birbirlerine bağlayan bir ortak nokta.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Buhran”
adlı kısa öyküde sokak kadınlarına, fahişelere duyduğu dayanılmaz acıma ve
tiksinti hislerini yenmeye ve onları anlamaya çalışan hukukçu Vasilyev’in bu
uğurda girdiği bunalıma tanık oluyoruz.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Köylü
Karıları” adlı diğer kısa öyküde ise bir köy hanına uğrayan yolcu Matyev
Savviç’in gece han sahibine anlattığı hikayesinde eşi savaşa giden komşusu
Maşenka’ya aşık olup nasıl bir felakete sürüklendiğini ve sonunda kendi
himayesine verilen Maşenka’nın küçük kızı Kuzka’yla yaptığı yolculuğa tanık
oluruz.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">19. yüzyıl Rusya'sından
yaşamları, zorlama edebî araçlara başvurulmadan, karmaşık olay örgüleri ve
kestirme çözümler yerine basitmiş gibi görülen yalın bir teknikle betimleyen
Anton Çehov’un tadına doyulmaz tarzı ile insan psikolojisinde hoş, buruk, acı,
ama gerçek bir gezintiye çıkmak isteyenlere…</span><br />
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">Hayata iyi bakın</span><br />
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">Blueman</span><br />
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">26.03.2014</span><br />
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;"><br /></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-9352539742212333492014-03-17T14:24:00.000+02:002014-03-17T14:24:29.915+02:00Mart dolunayı<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Mart 2014
dolunayı yağmur bulutları ardında olsa da çok güzel... Kara bulutların
ardındaki umut ışığı o...<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGkSR4FovEKwjIMhm_GR3k_GONSHpvENs_0rt1FAUMZnUTJa2agHBybok8pRtmjOJLJG9OSW-FsujAqw4ju5e7t-au5Im5OTBKSge1Qh9XPDSAVAwm2SBX12SQ3s4iBsHFAvkrWdNLAjg_/s1600/282479.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGkSR4FovEKwjIMhm_GR3k_GONSHpvENs_0rt1FAUMZnUTJa2agHBybok8pRtmjOJLJG9OSW-FsujAqw4ju5e7t-au5Im5OTBKSge1Qh9XPDSAVAwm2SBX12SQ3s4iBsHFAvkrWdNLAjg_/s1600/282479.jpg" height="320" width="205" /></a><span lang="EN-US">“Tanrı bunu
niçin yapmıştı? Geceler uykuya, bilinçsizliğe, dinlenişe, unutuşa ayrıldığına
göre, onu gündüzlerden daha güzel, şafaklardan, akşamlardan daha hoş yapmak
niçindi, sonra niçin bu ağır, bu baştan çıkarıcı, bu güneşten daha şiirli, bu
böylesine kapalı olduğu için gün ışığıyla aydınlatılamayacak kadar ince ve
gizemli şeyleri aydınlatmaya adanmışa benzeyen bu yıldız gelip de karanlıkları
böylesine saydamlaştırıyordu? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Niçin şarkıcı
kuşların en ustası ötekiler gibi dinlenmiyordu da heyecan veren gecede şakıyordu?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Dünyanın üstüne
atılan bu yarı perde nedendi? Bu yürek titreyişleri, bu ruh coşkusu, bedenin
böyle gevşeyiverişi nedendi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Yataklarında
yattıklarına göre insanların hiç de görmedikleri bu güzellik, çekicilik bolluğu
nedendi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Bu ulu görünüm,
gökyüzünden yeryüzüne serpilmiş şiir bolluğu kimin içindi?”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Guy de
Maupassant'ın "Ay Işığı" adlı kitabındaki aynı adlı hikayeden<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">"Ay
Işığı" öykü alanında dünya edebiyatına damgasını vurmuş olan Fransız yazar
Guy de Maupassant'nın on dört öyküsünden oluşan bir derleme. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Edebiyat
yaşamına Flaubert'in çırağı olarak başlayan Maupassant, benzerine az rastlanır
gözlem gücü, küçük ayrıntıları değerlendirme ustalığı ve doğrudan söylenenin
gerisindeki ince alayla kaleme aldığı eserleriyle öykü türünü adeta yeniden
tanımlamış. Olaylara, nesnelere hep dışarıdan bakan, okuru çok değişik
çevrelerde, çok değişik insanlar arasında dolaştıran yazarın öykülerinin büyük
çoğunluğu okuru hep derin bir gerçeklik duygusu içinde gülümsetiyor ya da
ürpertiyor. Yazar, sıradan insanların yaşamındaki küçük dramlardan ve onların
zihinlerini meşgul eden gündelik sorunlardan ironi dolu çarpıcı hikâyeler
çıkarıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Özlü, güçlü,
keskin, ekonomik anlatımla güçlendirdiği gerçekçiliği ve kurgudaki ustalığıyla
öykü türüne yeni bir anlayış getiren yazarın bu derlemesi Türkçe'nin usta
kalemlerinden Tahsin Yücel'in çevirisiyle okurlara sunulmuş.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">kitabın arka
kapağındaki tanıtım yazısından<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Hayata iyi bakın</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">Blueman</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span lang="EN-US">16.03.2014</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-86082029740671282242014-02-15T17:16:00.002+02:002014-02-15T17:19:32.301+02:00Kasım<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdagnkhyfaoDTkvUh1r4i4QrT1AVzSzbZSGl7dDIk6c25fElDqRpR0yN9RbErRFYbpj8dyoPBIlYjFA2yl-xa-2KyrFrAlv8REJ3P-mKo8QznQa7Lrq7-t6vJ-kdDpBE4kKv3hm9WsO0td/s1600/Kasim_Gustave-Flaubert.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdagnkhyfaoDTkvUh1r4i4QrT1AVzSzbZSGl7dDIk6c25fElDqRpR0yN9RbErRFYbpj8dyoPBIlYjFA2yl-xa-2KyrFrAlv8REJ3P-mKo8QznQa7Lrq7-t6vJ-kdDpBE4kKv3hm9WsO0td/s1600/Kasim_Gustave-Flaubert.jpg" /></a><span lang="EN-US">Daha çok “Madame
Bovary” adlı başyapıtıyla tanınan Gustave Flaubert 1836 yılında, 15 yaşındayken
Trouville sahilinde tanıştığı, o sırada kendisinden 10 yaş büyük 26 yaşında
evli bir kadın olan Elisa Schlésinger’e tutkulu bir aşkla bağlanmış. Hayatı
boyunca –mesafeli bir şekilde de olsa- ona aşık kalmış. Bu aşk yaşamında çok
önemli etkiler, izler bırakmış. Bir delikanlının gönül eğitimi olarak
nitelendirdiği bu aşk, “Duygusal Eğitim”deki Marie Arnoux karakterinin ve
“Gönül ki Yetişmekte” ve “Bir Delikanlının Hikâyesi” (Education Sentimentale;
1869) adlarıyla dilimize de çevrilmiş olan romandaki aşkın temel ilham kaynağı
olmuş. Flaubert 1832–1840 yılları arasında Rouen Koleji'nde okuduğu dönemde
yoğun bir şekilde yazmış. “Bir Çılgının Hatıraları” (1838), “Smarh” (1839) ve
1840 yılında yazmaya başlayıp 1842 yılında bitirdiği “Kasım” bu dönemin
ürünleri. Ergenliğin hem sıkıntılarla hem de kocaman hayallerle dolu o büyülü
zamanını hala anımsayanlara sunulmuş “Kasım” adlı kısa romanı hakkında, büyük
aşkı Louise Colet'ye yazdığı bir mektubunda (1846) şöyle diyor: "Kasım'a
iyi kulak verdiysen, kim olduğumu belki de açıklayan ama söze dökülemeyecek bin
türlü şeyi tahmin etmişsindir. Ama o yaşlar geçti. Bu yapıt gençliğimin
kapanışı oldu."<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US"><br /></span>
<span lang="EN-US">Romanın ilk
bölümünde ergenlik dönemindeki bir gencin hayata duyduğu merak, aşkı tanıma ve
yaşama isteği, içindeki sonsuz aşk potansiyeli son derece edebi, dokunaklı ve
duygusal biçimde, kelimelerle adeta bir sihirbaz gibi oynayarak, güçlü
ifadelerle anlatılmış.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US"><br /></span>
<span lang="EN-US">İkinci bölümde
ona cinsellik konusunda ilk tecrübeleri yaşatan ve adeta bir öğretmen olan
Marie’nin konuşmalarında yine sevilmeye olan ihtiyacı yakıcı bir biçimde
hissediyoruz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US"><br /></span>
<span lang="EN-US">Son bölümde ise
hayatını kazanma derdine düşmüş bir yazarın seyahat etme arzusu, acıları ve bir
nevi düşüşü anlatılıyor.<o:p></o:p></span></div>
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">Flaubert’in yazdığı ilk eseri olan “Kasım”ı
hakkında hiçbir şey bilmeden rastladığım kitapçı rafından aldığım ve okuduğum
için çok mutluyum. Bu kadar güzel, şiirsel bir anlatıma hayran olmamak ve bu
eseri yazdığında Flaubert’in sadece 21 yaşında olduğuna inanmak zor.</span><br />
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">Hayata iyi bakın</span><br />
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">Blueman</span><br />
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">15.02.2014</span><br />
<span lang="EN-US" style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-62616533721638760322014-02-03T22:07:00.001+02:002014-02-03T22:11:04.713+02:00Bazuka<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<div class="MsoNormal">
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Hiç konuşmadılar, sadece birbirlerine
baktılar, dışarıdaki yağmurun bin perdeden duyulan sesi tekinsiz bir şenliğe
dönüşmekteydi ve fırın ustası tuvaletten dönüp küreği gürültüyle kavramasa
belki sonsuza dek öylece durup birbirlerine bakacaklardı…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";">“İki ekmek” dedi Funda, iki ne güzel
bir sayıydı. “Bir lira” dedi Tahir, bir ne güzel bir sayıydı. Beş lira uzattı
Funda, lira ne güzel bir paraydı. Kasadaki hazneleri karıştıra karıştıra dört
lira bulup uzattı Tahir, kasa ne güzel bir aygıttı. “Teşekkür ederim” dedi
Funda, teşekkür ne güzel bir kelimeydi. “Rica ederim” dedi Tahir, etmek ne
güzel fiildi…”<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";">Murat Uyurkulak’ın “Bazuka” adlı
kitabındaki “Kuş Yuvası” adlı hikayeden.<o:p></o:p></span><br />
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS5p8APp9PZs75m0LGwFqOAO_UmEezNsZ5svWPT2YPOu2g54A8yak9e1S8rt71Pd6yLqrixQe7WBgBnTJ_dp2SyebbIrVFXNldrCloCm9dnvvFScxwQJfvbWueBVA02oiDf6oGYVw3pHeD/s1600/110504bazuka.widec.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS5p8APp9PZs75m0LGwFqOAO_UmEezNsZ5svWPT2YPOu2g54A8yak9e1S8rt71Pd6yLqrixQe7WBgBnTJ_dp2SyebbIrVFXNldrCloCm9dnvvFScxwQJfvbWueBVA02oiDf6oGYVw3pHeD/s1600/110504bazuka.widec.jpg" height="320" width="212" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Arial, sans-serif;">1972 doğumlu Murat Uyurkulak uzun
süre Radikal gazetesi dış haberler servisinde çalışmış. Milliyet
Sanat, Gate, Radikal Kitap gibi dergilerde yazıları yayımlanmış. 2002 tarihli “Tol”
isimli ilk romanı Mahir Günşiray'ın yönetmenliğiyle Tiyatro Oyunevi tarafından
sahnelenmiş. Ardından 2006'da 'Har, Bir Kıyamet Romanı' gelmiş. “Bazuka”da ise hikâyeleri
ile okur karşısına çıkıyor bu yetenekli, genç, akıcı dilli yazar. Kelimelerle
ustaca oynuyor. Kimi zaman esprili ve çılgın, kimi zaman dokunaklı ve çok
gerçek hayat hikayelerinden, yaşanmışlıklardan, başarılı gözlemlerden süzülüp
gelen, kimi zaman da geniş bir hayal gücünden ortaya dökülen, kitapta topladığı
kısa öyküleri şunlar: Tutkular Kitaplığı; Kurtuluş On İki; Kuş Yuvası; Pembe;
Aşk; Yalnızlık ve Bazuka; Şarap; Derviş; Kırmızı ve Gülsüm.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";">Hayata iyi bakın<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";">Blueman<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif";"><br /></span></div>
<span lang="EN-US" style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">03.02.2014</span></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-4606443962360452722014-01-31T15:16:00.001+02:002014-01-31T15:31:07.359+02:00Şeker Portakalı<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 8pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">“Yıllar
geçti, sevgili Manuel Valadares. Şimdi kırk sekiz yaşındayım ve zaman zaman,
özlemimde, hep bir çocuk olduğum izlenimine kapılıyorum. Birden ortaya
çıkıverecekmişsin, bana artist resimleri ve bilyeler getirecekmişsin gibi
geliyor. Hayatın sevilecek yanlarını bana öğrettin sevgili Portuga’m. Şimdi
bilye ve artist resmi dağıtma sırası bende, çünkü sevgisiz hayatın hiçbir
anlamı yok. Ara sıra sevgimle mutluyum, ara sıra da yanılıyorum; bu daha sık
oluyor.”<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 8pt; text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjN1SoSSH9bDCT1RvKthfmU-1yMmVnR-spvLshp1Xg8klCa6F7p78b1VZi2wiLvrY6Zh-QTyLLbXcU3gGWR6OY7541xShCtxHlwmWU-U59OmqJ7KnxUGmHOtqaNQMxIRO542HjTyDKtnDCC/s1600/seker-portakali.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjN1SoSSH9bDCT1RvKthfmU-1yMmVnR-spvLshp1Xg8klCa6F7p78b1VZi2wiLvrY6Zh-QTyLLbXcU3gGWR6OY7541xShCtxHlwmWU-U59OmqJ7KnxUGmHOtqaNQMxIRO542HjTyDKtnDCC/s1600/seker-portakali.jpg" height="320" width="201" /></a><span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Yazar
José Mauro de Vasconcelos, 26 Şubat 1920 de Brezilya'da Rio de Janeiro
yakınlarındaki Bangu kasabasında doğmuş. Yarı Kızılderili yarı Portekizli ve
çok yoksul bir aileden olan José yüzme şampiyonu olma hayalleri kurmuş. Tıp
öğrenimini yarıda bırakarak gittiği Rio de Janeiro’da boks antrenörlüğü,
garsonluk, tarım işçiliği ve balıkçılık gibi birçok işte çalışmış. Genellikle
romanlarında, roman karakterlerinin yaşamlarındaki zorlu yaşam koşullarını,
yoksulluğu ve şiddeti tüm çıplaklığıyla anlatan José’nin özellikle Şeker
Portakalı ile onun devamı olan Güneşi Uyandıralım ve Delifişek gibi bazı
romanları tüm bunlarla birlikte duygusallık ve iyimserlikte içermekte. Yazarı
dünya çapında tanıtan eseri Zézé'nin maceralarını anlatan üçleme romanın ilk
kitabı olan Şeker Portakalı’nı 12 günde yazdığını belirten yazar, eserine
duyduğu sevgiyi “Ama onu 20 yıldan fazla taşıdım yüreğimde” sözüyle özetlemiş.
Yazar 24 Temmuz 1984'te hayatını kaybetmiş.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 8pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: "Arial","sans-serif";">Akıllı
ve aynı zamanda haşarı ve duygusal da olan 5 yaşındaki Zézé’nin işsiz
babasından ve diğer kardeşlerinden yediği dayaklar, kovboy filmleriyle ilgili
kurduğu hayaller, şarkı sözü satarak ve ayakkabı boyayarak kazanmaya çalıştığı
paralar, arkasına takılmayı bir türlü beceremediği lüks arabanın sahibi
Portuga’dan önce “büyüyünce öldürmek isteyeceği” kadar nefret etmesi, ama sonra
aralarında doğan dostlukla hayatında ilk kez sevgiyi, onu kaybedince de acıyı
öğrenmesi ve tabii sahiplendiği ve Minguinho ismini koyduğu şeker portakalı
fidanıyla yaptığı hayali konuşmalar okuyan herkesi hangi yaşta olursa olsun
derinden etkilemeyi başarıyor.<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 11pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-language: AR-SA; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">Sevgi, ilgi ve hayallerin desteklenmesiyle
daha da güzel bu hayat<span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;">...</span></span><br />
<br />
Hayata iyi bakın<br />
<br />
Blueman<br />
<br />
30.01.2014Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-61811669658556658292014-01-21T23:14:00.003+02:002014-01-21T23:14:32.624+02:00Düşüş - Albert Camus<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigWkJCNT-TT4175hpcS0s8ZyMO7F9tZj0-LMVuWB2ezzi12UBXCwqo4WylD7i9bUivWQ1cZAmf3QI2ew1MLT1dKGzXADwxRj_CYgf3RmCpWTjb-__zowy1Ze1IBD_wL7bBXa1F7wOs8HCm/s1600/albert_camus_dusus.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigWkJCNT-TT4175hpcS0s8ZyMO7F9tZj0-LMVuWB2ezzi12UBXCwqo4WylD7i9bUivWQ1cZAmf3QI2ew1MLT1dKGzXADwxRj_CYgf3RmCpWTjb-__zowy1Ze1IBD_wL7bBXa1F7wOs8HCm/s1600/albert_camus_dusus.jpg" height="320" width="221" /></a></div>
<br />
<div class="text_exposed_root text_exposed">
"Doğruluk duygusu, haklı olmanın verdiği doyum, kendini değerlendirmenin sevinci, bayım, bizi ayakta tutan ya da ilerleten güçlü zembereklerdir. Tersine insanları bundan yoksun ederseniz, onları ağzı köpüren köpeklere çevirirsiniz. Nice suçlar işlenmiştir, yalnızca bunları işleyenler kusurlu olmaya dayanamadıkları için! Vaktiyle bir sanayici tanımıştım, mükemmel, herkesçe sevilen bir karısı vardı,</div>
<span class="text_exposed_show"><div class="text_exposed_root text_exposed">
</div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
ama adam yine aldatıyordu karısını. Bu adam haksız olduğu için, bir erdem beratı alamadığı ya da bu berata layık olamadığı için, sözcüğün tam anlamıyla kuduruyordu. Karısı mükemmel davrandıkça, o büsbütün kuduruyordu. Sonunda haksızlığı kendisi için dayanılmaz bir hal aldı. O zaman ne yaptı dersiniz? Onu aldatmaktan vaz mı geçti? Hayır. Öldürdü onu."</div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
</div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
"Bakın, dostu hapse atılan bir adamdan söz ettiler bana, adam her akşam evinde yerde yatıyormuş, sevdiği kişiden esirgenen bir rahatlıktan yararlanmamak için. Kim, aziz bayım, kim yatar yerde bizim için? Ben yatabilirim mi diye soruyorsunuz? Dinleyin, yatabilmek isterdim, yatarım da. Evet, hepimiz yatabileceğiz bir gün, bu da kurtuluş olacak."</div>
</span><div class="text_exposed_root text_exposed">
</div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
“Duygularımızı yalnız ölümün uyandırdığına dikkat ettiniz mi? Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz değil mi? Ağızları toprakla dolup hiç konuşmaz olmuş hocalarımıza ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman çok doğal olarak gelir, belki de tüm yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. Ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömertizdir? Nedeni basittir! Onlara <span class="text_exposed_hide">...</span><span class="text_exposed_show">karşı bir yükümlülüğümüz yoktur. Özgür bırakır bizi onlar…”<br /><br /><br />vikipedi'den: 'Albert Camus'un 1956 yılında yayımladığı 'Düşüş' modern insanın, kendi bencillik ve çaresizliklerini adım adım görmek zorunda kalışının ve çelişkilerinin romanıdır. Öyle ki yazar girişe: “Size hizmetlerimi sunabilir miyim, bayım, canınızı sıkmadan?” diyerek başlar. Bu giriş cümlesinin 'canınızı sıkmadan' kısmı dahi kahramanın yalnızlığının tezahürüdür.<br /> Romanın Ana fikri:<br />İnsanları çok iyi gözlemleyen Albert Camus bu eserinde de bolca gözlemlerine yer vermiştir. Kahramanın kendisi olduğu konusunda edebiyat çevresinden birçok isim hemfikirdir. Zekice burjuvaziyi ve onun yaptırdıklarını ele alır bu eserinde. Çok fazla sorgulama yapar. Aslında gördüklerini yazar gibidir ama görünenin altındaki çelişki ve yapmacıklığı her cümlede keskin bir biçimde gösterir. Kahraman yalnızdır aslında. Köprüden atlayan kızı engelleyememenin hüznü üzerinde neredeyse hiç durmaz. Ama bu düşüncesizliğini öyle bir yere koyar ki aslında hayatının hiçbir döneminde o anı unutmadığını vurgulamak ister gibidir.<br /> Ey genç kız kendini yine suya at da her ikimizi kurtarma şansına bir kez daha ereyim. Bir kez daha, ha, amma ihtiyatsızlık!</span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-65011192577551268032014-01-19T14:30:00.004+02:002014-01-19T14:30:55.336+02:00Masa<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1cNFnf7ktRx-n-lpHjfJyaCIlvKJolS6iHi_V5YTASk04P0Xea2yEwP5u3exzz7vtSlId-vC6fLzKtb5IkAXJSHEDC3F8eTRIuzUYyJv2WugiIkHbcWrJMFAvYlcg08NfgNFpNLvgXtoD/s1600/1450251_10151772546767683_649388585_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1cNFnf7ktRx-n-lpHjfJyaCIlvKJolS6iHi_V5YTASk04P0Xea2yEwP5u3exzz7vtSlId-vC6fLzKtb5IkAXJSHEDC3F8eTRIuzUYyJv2WugiIkHbcWrJMFAvYlcg08NfgNFpNLvgXtoD/s1600/1450251_10151772546767683_649388585_n.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="text_exposed_root text_exposed">
Bu fotoğrafı sosyal paylaşımlarda görmüşsünüzdür şimdiye kadar mutlaka, ama benim de paylaşımlarımda yerini almalıydı mutlaka <i class="_4-k1 img sp_b6fmvb sx_7fe19d"></i> :)</div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
</div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
Basit tahta bir masa ancak bu kadar anlamlı kılınabilirdi. İnsanoğlu böyledir işte, en salaş mekanları bile iç içe, samimi, sıcak, üretken, yaratıcı, duygusal, duyarlı varlığıyla, dostluk ve sevgiyle sıcacık ve yaşanası kılabilir. <br /><br /> Hele ki bu kişiler en arka masada Cemal S<span class="text_exposed_show">üreya ve Rıfat Ilgaz, en başta İbrahim Sadri, Metin Eloğlu, Can Yücel, Yaşar Kemal, Edip Cansever, Tomris Uyar, Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Nilgün Marmara, Salâh Birsel ve İlhan Berk gibi "insan"lar olursa.<br /><br /> Edip Cansever belki şu çok sevdiğimiz şiirini bu fotoğrafı görünce yazmıştır, kim bilir:<br /><br /> Masa da Masaymış Ha<br /><br /> Adam yaşama sevinci içinde<br /> Masaya anahtarlarını koydu<br /> Bakır kâseye çiçekleri koydu<br /> Sütünü yumurtasını koydu<br /> Pencereden gelen ışığı koydu<br /> Bisiklet sesini çıkrık sesini<br /> Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu<br /> Adam masaya<br /> Aklında olup bitenleri koydu<br /> Ne yapmak istiyordu hayatta<br />İşte onu koydu<br /> Kimi seviyordu kimi sevmiyordu<br /> Adam masaya onları da koydu<br /> Üç kere üç dokuz ederdi<br /> Adam koydu masaya dokuzu<br /> Pencere yanındaydı gökyüzü yanında<br /> Uzandı masaya sonsuzu koydu<br /> Bir bira içmek istiyordu kaç gündür<br /> Masaya biranın dökülüşünü koydu<br /> Uykusunu koydu uyanıklığını koydu<br /> Tokluğunu açlığını koydu<br /><br /> Masa da masaymış ha<br /> Bana mısın demedi bu kadar yüke<br /> Bir iki sallandı durdu<br /> Adam ha babam koyuyordu.</span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="text_exposed_show"></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="text_exposed_show"></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="text_exposed_show">Hayata iyi bakın</span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="text_exposed_show"></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="text_exposed_show">Blueman</span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="text_exposed_show"></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="text_exposed_show">13.11.2013</span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-29921699972332120502014-01-19T00:01:00.002+02:002014-01-19T00:01:28.333+02:00İyi Filmler Ne Yapar?<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span data-ft="{"tn":"K"}">"1987 yılıydı galiba ve Ankara’daydım. Metropol Sineması’nın akşam seansında, Tarkovski’nin “Solaris” ini seyrettim. Filmden sonra Emek’deki evime iyice afallamış bir halde varıp yatağa uzandığımı ve birkaç gün yataktan çıkmadığımı hatırlıyorum.<br /><br /> Yılmaz Güney’in “Umut” ya da M. Haneke’nin “Ölümcül Oyunlar” filmini seyrettikten sonra salonun çıkışında durun ve seyircilerin yüzl<span class="text_exposed_show">erini izleyin. Artık bir daha eski benlikleriyle yaşayamayacaklarını fark etmiş insanların çaresiz şaşkınlığıdır gördüğünüz.<br /><br />İyi film, güçlü filmdir. İnsan bu güçten etkilenmeli ve bu yüzden harekete geçmelidir. Böyle filmler, sadece duyguları harekete geçirerek insan ruhunu dönüştüren filmlerdir. İyi bir terapist gibi; telkin etmezler, öğretmeye çalışmazlar, yalnızca yol arkadaşıdırlar.<br /><br />İyi filmler insanın kalbinde kıvılcımlar çakar, ateş yakar. Ateş dünyayı değiştirmiştir. İyi filmler de değiştirir."<br /><br /> Ercan Kesal'ın bir yazısından</span></span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show"></span></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show">Hayata iyi bakın</span></span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show"></span></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show">Blueman</span></span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show"></span></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show">18.01.2014</span></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-12804011866931843712014-01-19T00:00:00.002+02:002014-01-19T00:00:19.738+02:00Sevgili dediğin...<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoI0qUoktmdMNiFsGz4TM0p1NVzbvUYBG_duzOMUnYWvtr_eHKONfK1TzPhuPBbtgtHjKd2YKUElSXc4Lhs5LEbhseTTqTNsG67MpQPhz4kHZHn7JmKdgX17D66Iyu2Krp_5qXWeYcvOaa/s1600/67392_10151188911417683_1324341286_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoI0qUoktmdMNiFsGz4TM0p1NVzbvUYBG_duzOMUnYWvtr_eHKONfK1TzPhuPBbtgtHjKd2YKUElSXc4Lhs5LEbhseTTqTNsG67MpQPhz4kHZHn7JmKdgX17D66Iyu2Krp_5qXWeYcvOaa/s1600/67392_10151188911417683_1324341286_n.jpg" height="320" width="221" /></a></div>
<br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Sevgili dediğin güzelliğiyle seni kendine aşık eden değil, sana kendin olabilme şansını verendir.<br /><br />Ernesto "Che" Guevara</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">18.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-64926948888570729822014-01-18T23:58:00.001+02:002014-01-18T23:58:27.316+02:00İlginç bir canlıyla yakın bir karşılaşma<span class="userContent"><div class="text_exposed_root text_exposed">
Bugün aynı gün içinde bir canlı hakkında iki ilginç bilgi geldi kulağıma iki ayrı yerden; <br /><br /> Birincisi üç adet kalbi varmış... <br /><br />İkincisi de aç kaldığında kendi kolunu yiyormuş<span class="text_exposed_hide">...</span></div>
<span class="text_exposed_show"><div class="text_exposed_root text_exposed">
<br /> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
Buyurun hangi canlı olduğunu buradan izleyin :)<i class="_4-k1 img sp_b6fmvb sx_7fe19d"></i></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
</div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=eOIihaBRr_g" rel="nofollow nofollow" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=eOIihaBRr_g</a></div>
</span></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-43320657126232682382014-01-18T23:55:00.001+02:002014-01-18T23:55:04.925+02:00Mr. Hitchcock's definition of happiness<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/14dOICbwSIs?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<span class="userContent"><div class="text_exposed_root text_exposed" id="id_52daed207185b7e35578027">
"Mr Hitchcock, what is your definition of happiness?"<br /><br /> "A clear horizon. Nothing to worry about on your plate. Only things that are creative, and not destructive. I can't bear quarrelling, I can't bear feelings between people. I think hatr<span class="text_exposed_hide">...</span><span class="text_exposed_show">ed is wasted energy. And it's all non productive. [...] I know we're only human, we do go in for these various emotions, call them negative emotions.<br /> But when all these are removed, and you can look forward and the road is clear ahead, and now you're going to create something. And that's as happy as I would ever want to be."<br /><br /><a href="http://www.facebook.com/l.php?u=http%3A%2F%2Fwww.youtube.com%2Fwatch%3Fv%3D14dOICbwSIs&h=XAQFt4GZu&s=1" rel="nofollow nofollow" target="_blank"></a></span></div>
<br />
Hayata iyi bakın<br />
<br />
Blueman<br />
<br />
16.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-82021247206851711982014-01-18T23:53:00.004+02:002014-01-18T23:53:45.570+02:00Henry Ford<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"Whether you think you can or you think you can't, you're right" - Henry Ford</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">16.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-37499979210456507232014-01-18T23:51:00.003+02:002014-01-18T23:51:19.576+02:00Filmler<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">“Filmlere ilgin var mı acaba bir şekilde? Ben eski filmleri gerçekten severim. Otuz, elli, yüz yıl önce dünyanın nasıl bir şeye benzediğini gerçekten görebilirsin onlarda. Bilirsin; kıyafetler, telefonlar, trenler, insanların sigara içiş biçimleri, hayatın küçük ayrıntıları. En iyi filmler asla görüp görmediğinden emin olamadığın rüyalara benzerler. Kafamda kumla dolu bir oda görüntüsü var. Ve bir kuş bana doğru uçuyor, bir kanadı kuma gömülüyor. Ve cidden bunu bir rüyamda mı yoksa bir filmde mi gördüğüm hakkında bir fikrim yok. Bazen bir filmde insanların orada öylece oturup bir şey konuşmamalarını seviyorum.” - Jim Jarmush'un "The Limits of Control" filminden</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">16.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-25170280908733184142014-01-18T23:50:00.002+02:002014-01-18T23:50:20.796+02:00Duran Duran<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"Hey child... Stay wild..." - Duran Duran</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">16.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-63539313454634284912014-01-18T23:49:00.004+02:002014-01-18T23:49:46.708+02:00Ağlarsan...<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"Gülersen bütün dünya da seninle güler, ağlarsan yalnız ağlarsın" - "Old Boy" filminden</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">16.01.2014</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-79095480572952970052014-01-18T23:48:00.000+02:002014-01-18T23:48:04.291+02:00Doğayı daha fazla...<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır. Yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç. Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde. Ve sesinde de müzik. İnsanı daha az seviyorum diyemem, ama doğayı daha fazla..." </span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Lord Byron ("Into the Wild" filminden)</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">15.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-8091995770904383122014-01-18T23:46:00.003+02:002014-01-18T23:46:57.701+02:00Kabuk Adam<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"Marmara Denizi’nin bir ömür boyu öğretemediğini okyanus bir dakikada öğretir."<br /><br /> Aslı Erdoğan "Kabuk Adam"</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">15.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-45672771242988489342014-01-18T23:45:00.005+02:002014-01-19T14:29:17.614+02:00It's Called A Heart<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"There's a lot to be learned... And you learn when your heart gets burned..."<br /><br /> Depeche Mode / "It's Called A Heart"</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">15.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-50609809495748341252014-01-18T23:44:00.003+02:002014-01-18T23:44:42.321+02:00Tanrılar Okulu<br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"Eat less and Dream more. Sleep less and Breathe more. Die less and Live forever." - <br /><br /> "Tanrılar Okulu"</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">15.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-25746714864392854352014-01-18T23:42:00.005+02:002014-01-18T23:42:54.730+02:00Düşüş - 2<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDPlVK7T3qIuqkaYmeg_DFiQAAnZWFZ8YaLhgctCAb9Drf7kEb6IR2JEmH_eTVrWr6My0zXus98pxT-qrMqzacYn0wFQCI2ZITuStQzRuht8NFbTHsEPWvdNhMb14bE7oPMyyTXMuN9FBJ/s1600/untitled.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDPlVK7T3qIuqkaYmeg_DFiQAAnZWFZ8YaLhgctCAb9Drf7kEb6IR2JEmH_eTVrWr6My0zXus98pxT-qrMqzacYn0wFQCI2ZITuStQzRuht8NFbTHsEPWvdNhMb14bE7oPMyyTXMuN9FBJ/s1600/untitled.png" /></a></div>
<br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"Bakın, dostu hapse atılan bir adamdan söz ettiler bana, adam her akşam evinde yerde yatıyormuş, sevdiği kişiden esirgenen bir rahatlıktan yararlanmamak için. Kim, aziz bayım, kim yatar yerde bizim için? Ben yatabilirim mi diye soruyorsunuz? Dinleyin, yatabilmek isterdim, yatarım da. Evet, hepimiz yatabileceğiz bir gün, bu da kurtuluş olacak."<br /><br /> "Düşüş" - Albert Camus</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Hayata iyi bakın</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">Blueman</span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"></span><br />
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">12.01.2014</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-60198604604849388202014-01-18T23:40:00.002+02:002014-01-18T23:40:32.855+02:00Gelenekselci eğitim sistemine başkaldırı<span class="userContent"></span><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span class="userContent"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/h11u3vtcpaY?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></span></div>
<span class="userContent">
<div class="text_exposed_root text_exposed">
</div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
Bazı ülkelerde ev ödevinin artık çok demode bir uygulama olduğu ve öğrencilere ev ödevi verilmemesi konusu tartışılırken ve klasik eğitim sistemleri sorgulanırken, ülkemizde eğitim sistemi hala yapboz tahtası gibi sürekli değiştirilmekte, a<span class="text_exposed_hide">...</span><span class="text_exposed_show">ma ileri, aydın, yaratıcı bir Türkiye için nasıl insanlar yetiştirmemiz gerektiği ve bunu nasıl sağlayacağımız hala konuşulmamakta, eğitim sitemimiz sürekli geri götürülmekte.<br /><br /> Aşağıdaki linkte 11 yaşında TED'e konuşmacı olan ve geleneksel eğitim siteminden çıkıp evde eğitim alan Logan'ın zekasına, aklına ve kendine güvenine hayran olacaksınız.<br /><br /> Ülkemin daha aydınlık ve yaratıcı bir hale dönüştürülmesi için belki de en önemli konu olan eğitim hala hangi kafada olduğu belirsiz, beceriksiz, gerici, kendileri de bu eğitim sisteminden çıkmış, yaratıcılıkla alakası olmayan, gelenekselci ve sisteme kendilerine oy verecek, düşünmeyen, sorgulamayan, biat edecek insanların yetiştirilmesini amaçlayan bir eğitim sitemini savunan kişilerce idare ediliyor, hala öğretmenlik yerlerde sürünen, maaşı düşük, itibarsız bir meslek ki tam tersine öğretmenlerin maaşları yüksek, kendileri çok iyi eğitimli, aydın, yaratıcı kişiler olmalı.<br /><br />Gerçekten harika bir konuşma olan Ken Robinson'ın konuşmasını da daha önce paylaşmıştım, aşağıdaki linkte tekrar izleyebilirsiniz.<br /><br /><a href="http://www.collective-evolution.com/2014/01/07/this-is-what-happens-when-a-kid-leaves-traditional-education/" rel="nofollow nofollow" target="_blank">http://www.collective-evolution.com/2014/01/07/this-is-what-happens-when-a-kid-leaves-traditional-education/</a></span></div>
</span><br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1261076985628649680.post-48491725284496438642014-01-18T23:37:00.002+02:002014-01-18T23:43:05.631+02:00Düşüş - 1<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXLdVCzDrZR5Q2k1UMqKy9I6k2_SQgCjHJ0qhKTQg4LOyP3bWYOr7nzXQy1dBGRcKl3qPqR2tYuXULF_7YpYO2Yd1F3ENNqAP357HHWgC3sbzsC6pw1eewB66Y6GOrHC3eXucXMMRYxMXQ/s1600/untitled.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXLdVCzDrZR5Q2k1UMqKy9I6k2_SQgCjHJ0qhKTQg4LOyP3bWYOr7nzXQy1dBGRcKl3qPqR2tYuXULF_7YpYO2Yd1F3ENNqAP357HHWgC3sbzsC6pw1eewB66Y6GOrHC3eXucXMMRYxMXQ/s1600/untitled.png" /></a></div>
<br />
<div class="userContentWrapper">
<div class="_wk">
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}">"Doğruluk duygusu, haklı olmanın verdiği doyum, kendini değerlendirmenin sevinci, bayım, bizi ayakta tutan ya da ilerleten güçlü zembereklerdir. Tersine insanları bundan yoksun ederseniz, onları ağzı köpüren köpeklere çevirirsiniz. Nice suçlar işlenmiştir, yalnızca bunları işleyenler kusurlu olmaya dayanamadıkları için! Vaktiyle bir sanayici tanımıştım, mükemmel, herkesçe sevilen bir karısı vardı, <span class="text_exposed_show">ama adam yine aldatıyordu karısını. Bu adam haksız olduğu için, bir erdem beratı alamadığı ya da bu berata layık olamadığı için, sözcüğün tam anlamıyla kuduruyordu. Karısı mükemmel davrandıkça, o büsbütün kuduruyordu. Sonunda haksızlığı kendisi için dayanılmaz bir hal aldı. O zaman ne yaptı dersiniz? Onu aldatmaktan vaz mı geçti? Hayır. Öldürdü onu."<br /><br /> "Düşüş" - Albert Camus</span></span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show"></span></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show">Hayata iyi bakın</span></span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show"></span></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show">Blueman</span></span></div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show"></span></span> </div>
<div class="text_exposed_root text_exposed">
<span class="userContent" data-ft="{"tn":"K"}"><span class="text_exposed_show">10.01.2014</span></span></div>
</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0