16.1.14
Konuşmak
Fotoğraf: Koray Akten - 01.07.2011 - Syracusa / Sicilya
"Konuşmak" deyip geçmeyelim: begadang (Endonezya dili) sabaha kadar konuşmak, chovochovo (Zambia dili) herkes sustuktan sonra da konuşmaya devam etmek, glossalgos (Antik Yunan) dili ağrıyana kadar konuşmak, ho'oponopono (Hawai dili) konuşarak bir sorunu çözmek, samir (Farsça) gece ay ışığında konuşan kişi anlamlarına gelirmiş.
Metis 2012 Ajandası - "Olmayan Kelimeler"
Hayata iyi bakın
Blueman
23.02.2012
Sadece aşk
Fotoğraf: Koray Akten - 18.02.2012 - Caddebostan sahili
Sade... aşk... sadece aşk...
Hayata iyi bakın
Blueman
22.02.2012
Bahab
Fotoğraf: Koray Akten - Caddebostan sahili - 24.04.2010
"“BAHAB” beklenmeyen, ama belki uzun zamandır düşü kurulmuş, belki önceden hayal bile edilememiş bir karşılaşma anından duyulan geniş ve derin sevinci imliyor. Tesadüflerle büyüyen aşk gizemini korur. Ancak karşımıza çıkarak bizi sevince boğan her zaman bir insan değil, canlı ya da cansız başka bir varlık da olabilir. Denizin sonsuzluğuna bakıp adını koyamadığımız bir büyülenme hissini... anlamaya çalışırken denizin içinden ansızın zıplayan bir yunus bize selam çakar ve mutluluğumuzun hiç de anlamsız olmadığını bize doğrular. Kara dağların içinden yükselen bir kuşun ötüşü tedirgin geceye bir çıkış gösterir. Kimsenin anlamadığı, hatta alaya aldığı çocukluktan kalma kelimeler beklenmeyen bir yerde karşımıza çıkınca geçmiş yeniden renklenir. Öznelliğe dünyadan bir karşılık bulmak kadar büyük bir sevinç olabilir mi?"
METIS Ajanda 2012 "Olmayan Kelimeler"
"“BAHAB” beklenmeyen, ama belki uzun zamandır düşü kurulmuş, belki önceden hayal bile edilememiş bir karşılaşma anından duyulan geniş ve derin sevinci imliyor. Tesadüflerle büyüyen aşk gizemini korur. Ancak karşımıza çıkarak bizi sevince boğan her zaman bir insan değil, canlı ya da cansız başka bir varlık da olabilir. Denizin sonsuzluğuna bakıp adını koyamadığımız bir büyülenme hissini... anlamaya çalışırken denizin içinden ansızın zıplayan bir yunus bize selam çakar ve mutluluğumuzun hiç de anlamsız olmadığını bize doğrular. Kara dağların içinden yükselen bir kuşun ötüşü tedirgin geceye bir çıkış gösterir. Kimsenin anlamadığı, hatta alaya aldığı çocukluktan kalma kelimeler beklenmeyen bir yerde karşımıza çıkınca geçmiş yeniden renklenir. Öznelliğe dünyadan bir karşılık bulmak kadar büyük bir sevinç olabilir mi?"
METIS Ajanda 2012 "Olmayan Kelimeler"
Hayata iyi bakın
Blueman
21.02.2012
Zorba
Fotoğraf: Koray Akten - Caddebostan sahili - 18.02.2012
“Deniz, sonbaharın tadı, ışıkla yıkanan adalar, Yunanistan’ın ölümsüz çıplaklığını örten, ince yağmurdan oluşmuş ince bir tül. “Ölmeden Ege Denizi’ni gezen insana ne mutlu” diye düşünüyordum.
Bu dünyanın birçok zevkleri vardır: kadınlar, meyveler ve düşünceler. Ama, tatlı bir sonbahar vakti, her adanın adını mırıldanarak bu denizi yarmak... Sanırım ki, cennette bile insanın yüreğine daha fazla girebilecek başka bir zevk yoktur. Başka hiçbir yerde düşlerle, bu derece sakin ve gerçekten daha kolay biçimde buluşamazsınız; sınırlar seyrekleşir ve en külüstür geminin bile direkleri filizlenip salkım verir.”
Nikos Kazancakis - "Zorba" kitabından
Hayata iyi bakın
Blueman
20.02.2012
Le Vent Nous Portera
Fotoğraf: Koray Akten - 17.02.2012 - Netaş'ın bahçesi
"Med-cezir kabarırken
Herkes kendi hesabındayken...
Gölgemin boşluğuna
Taşırım senin taneciklerini.
Rüzgar onları alıp götürecek
Silip süpürecek her şeyi
Rüzgar bizi alıp götürecek."
Noir Desir - "Le Vent Nous Portera"
Hayata iyi bakın
Blueman
17.02.2012
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük
Fotoğraf: Koray Akten - 26.06.2011
"Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük...
Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu"
Cemal Süreya - "Cıgarayı Attım Denize" şiirinden
"Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük...
Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu"
Cemal Süreya - "Cıgarayı Attım Denize" şiirinden
Hayata iyi bakın
Blueman
16.02.2012
Şimdi cennet kadar güzel burası
Fotoğraf: Koray Akten - Sarıyer-Kilyos arası - 15.11.2010
Robert Walser - "Gezinti" adlı kitabındaki aynı adlı öyküsünden
“Başlayan yumuşak akşam inişini şimdiden sezinliyordum. Altın sarısı keder hazzına ve tatlı hüzün tılsımına benzer bir şey, tıpkı sessiz, yüce Tanrı’nın soluğu gibi geziniyordu etrafta. “Şimdi cennet kadar güzel burası” dedim kendi kendime. Sevimli, kanaatkar çayırları, bahçeleri ve evleriyle yumuşak kırsal dünya, önümde tıpkı büyüleyici, göz yaşartıcı bir veda şarkısı gibi uzanıyordu. Kadim halk ağıtları ve iyi, yoksul halkın çileleri usul tınılarla, dört bir yandan yankılanıyordu. Büyük ve yumuşak ruhlar, büyüleyici şekiller ve giysilerle zuhur ediyorlardı ve sevgili, iyi kır yolu, gök mavisi ve beyaz ve altın sarısı parıltılar saçıyordu. Merhamet ve vecd, güneş ışığının şefkatle kucakladığı ve çerçevelediği, altın sarısına boyanmış, gül pembesine bulanmış küçük yoksul evlerin üzerinde, sanki gökyüzünden düşen melek suretleri gibi uçuşuyordu. Aşk, yoksulluk ve gümüşi-altın bir nefes el ele yürüyor ve süzülüyorlardı.
Sanki sevdiğim biri beni adımla çağırıyormuş ya da biri beni öpüyor ve avutuyormuş gibi hissediyordum."
“Başlayan yumuşak akşam inişini şimdiden sezinliyordum. Altın sarısı keder hazzına ve tatlı hüzün tılsımına benzer bir şey, tıpkı sessiz, yüce Tanrı’nın soluğu gibi geziniyordu etrafta. “Şimdi cennet kadar güzel burası” dedim kendi kendime. Sevimli, kanaatkar çayırları, bahçeleri ve evleriyle yumuşak kırsal dünya, önümde tıpkı büyüleyici, göz yaşartıcı bir veda şarkısı gibi uzanıyordu. Kadim halk ağıtları ve iyi, yoksul halkın çileleri usul tınılarla, dört bir yandan yankılanıyordu. Büyük ve yumuşak ruhlar, büyüleyici şekiller ve giysilerle zuhur ediyorlardı ve sevgili, iyi kır yolu, gök mavisi ve beyaz ve altın sarısı parıltılar saçıyordu. Merhamet ve vecd, güneş ışığının şefkatle kucakladığı ve çerçevelediği, altın sarısına boyanmış, gül pembesine bulanmış küçük yoksul evlerin üzerinde, sanki gökyüzünden düşen melek suretleri gibi uçuşuyordu. Aşk, yoksulluk ve gümüşi-altın bir nefes el ele yürüyor ve süzülüyorlardı.
Sanki sevdiğim biri beni adımla çağırıyormuş ya da biri beni öpüyor ve avutuyormuş gibi hissediyordum."
Hayata iyi bakın
Blueman
15.02.2012
Gezinti
Fotoğraf: Koray Akten - Belgrad Ormanları - 21.03.2010 (ilkbaharın ilk günü)
Herman Hesse, Kafka ve Tezer Özlü'yü seven bir okuyucuları olarak, Kafka'nın ve Tezer Özlü'nün sevdiği yazarlardan biri olan, Herman Hesse'nin hakkında "yüz bin okuru olsaydı, dünya daha güzel bir yer olurdu" dediği Robert Walser'i keşfetme...k ve "Gezinti" adlı kitabını okumak büyük mutluluk... Gezintilere çıkmayı, yürümeyi sevmesi, gözlem gücü, ifade tarzı, çocuksuluğu, kendine has naif anlatımı, hafif çatlaklığı, doğa sevgisi, yalnızlığı vs. ile ve tedavi gördüğü hastanede bir gün karlarla kaplı arazide çıktığı uzun bir yürüyüşü sırasında karlar üzerinde ölü bulunmasıyla etkiledi beni.
"... ama buna karşılık ormanı, dağları, gölü de bir o kadar seviyordu. Dağlarda düşüncelerle dolu bir şeyler vardı; dağların özgür zirvelerinde zengin, yüksek düşünceler, gezginin tepesine serin, mavi göklerden uçarak alçalıp sanki kendiliklerinden konuyorlardı. Gezmek, evet buydu üniversitelinin neşesi! Yürümek onun için müzikten alınan haz gibi bir şeydi. Düşünmek ve yürümek, düşünceye dalmak ve adım atmak, yoğunlaşmak ve koşmak birbirleriyle akrabaydılar. Kilise sükuneti ve sessizliğiyle orman, ona tabiat biliminin, dinin, felsefenin ve aşkın özünün arkadaşça öğretildiği bir dershane gibi geliyordu. Cıvıl cıvıl öten küçük konferans ustalarının, görünmeyen, ince çam dallarının verdikleri sevimli, tatlı konferanslar hem kulaklarını, hem de duygularını büyülüyordu.”
Robert Walser - "Gezinti" adlı kitabındaki "Üniversiteli" adlı kısa öyküsünden
"... ama buna karşılık ormanı, dağları, gölü de bir o kadar seviyordu. Dağlarda düşüncelerle dolu bir şeyler vardı; dağların özgür zirvelerinde zengin, yüksek düşünceler, gezginin tepesine serin, mavi göklerden uçarak alçalıp sanki kendiliklerinden konuyorlardı. Gezmek, evet buydu üniversitelinin neşesi! Yürümek onun için müzikten alınan haz gibi bir şeydi. Düşünmek ve yürümek, düşünceye dalmak ve adım atmak, yoğunlaşmak ve koşmak birbirleriyle akrabaydılar. Kilise sükuneti ve sessizliğiyle orman, ona tabiat biliminin, dinin, felsefenin ve aşkın özünün arkadaşça öğretildiği bir dershane gibi geliyordu. Cıvıl cıvıl öten küçük konferans ustalarının, görünmeyen, ince çam dallarının verdikleri sevimli, tatlı konferanslar hem kulaklarını, hem de duygularını büyülüyordu.”
Robert Walser - "Gezinti" adlı kitabındaki "Üniversiteli" adlı kısa öyküsünden
Hayata iyi bakın
Blueman
14.02.2012
Nedense
Fotoğraf: Koray Akten - 17.09.2008 / Paris
NEDENSE
nedense
bir kadını sevmeye hep memelerinden başlanır...
bir şeyi hatırlatmak mı ona
yoksa bir şeyi hatırlamak mı
bilmiyorum
ama nasıl bir şeyse güzel bir şey
üstelik sonsuz da
Turgut Uyar
NEDENSE
nedense
bir kadını sevmeye hep memelerinden başlanır...
bir şeyi hatırlatmak mı ona
yoksa bir şeyi hatırlamak mı
bilmiyorum
ama nasıl bir şeyse güzel bir şey
üstelik sonsuz da
Turgut Uyar
Hayata iyi bakın
Blueman
03.02.2012
Herşeye hazırım
Fotoğraf: Koray Akten
"Ne güzel şarkılar var. Şimdi çok uzak zamanların, çok uzak toprakların, çok geniş caddelerin yakınındaki büyük beyaz tavanlı odada çok güzel şarkılar var. Henüz yüksek ağaçlar yapraksız. Eksi on dereceye varan soğuk günlerde kıpkırmızı bir kış güneşi parlıyor. Erkenden çıktığım sabahlarda, biraz ötemdeki köprünün üzerinden geçerken, aşağıda sıra sıra uzayan tren yollarına bakıyorum. Tren raylarını hep sevdim. Tren raylarının bitiminde fabrika bacaları tütüyor. Sabah sekize doğru bacalardan tüten dumanların gerisinde kırmızı, soğuk kış günü güneşi doğuyor. Doyumsuz dünyamı avucumun içine alıp sıkıyorum. Her şeye hazırım. Hastalığa. Yalnızlığa. Aşka. Gitmeye. Kalmaya."
Tezer Özlü - "Eski Bahçe - Eski Sevgi" - "1980 Yazı Güneşi B."dan...
Hayata iyi bakın
Blueman
01.02.1012
Van'da bir kafede Tezer Özlü'ye rastladım
Fotoğraf: Koray Akten - Niçe (Nietzsche) Kafe - Van - 26.01.2012
"Yatağa uzanıyor. Ayakkabılarının altı delik. Delikten görünen tabanı nasır tutmuş. Tıpkı eroin iğnelerini soktuğu kollarındaki delikler gibi ağaç kabuğuna dönmüş.
Bir süre sonra kent yaşamı başlayacak. Tüm işyerleri çalışacak insanlarla dolacak. Sürekli çalışan fabrikalarda işçiler vardiya değiştirecek. İstasyonlarda trenler duracak. Trenler kalkacak. Gökyüzünde uçan uçaklar dünyanın belirli havaalanlarına doğru göklerde yol alacak. Gemilere, arabalar eşyalar yüklenecek. İstasyonlara yorgun yolcular inecek. Uykusuz gece geçirenler yorgun kalkacak. Uzun uyuyanlar da yorgun kalkacak. Kimi mutlu, kimi acılı, kimi sevgi ile geçirdiği gecenin aşkı ile uyanacak. Kimi öfke ile. Kimi kendine güne nasıl başlayacağını soracak. Kimi bir intiharı düşünecek. Kimi özlem duyduğu bir kenti. Özlem duyduğu bir insanı. Kimi bugün beklenmedik bir ölümle ölecek. Kimi yalnız dağlar ve tarlalarla tanıdığı dünyasına bakacak. Kimi tanrısına yakaracak. Kimi bir silahla birisini öldürecek. Kimi birilerini öldürmek için bir yerlere bomba atacak. Pankart asacak. Kimi ölümle yargılanacak. Kimi barış konferanslarına katılmak için uzak bir yolculuğa çıkacak. Bütün ülkelerin ordularının askerleri insan öldürme talimi yapacak. Kimi ülkelerde bir darbe olacak. Gazeteler basılmıştır. Radyolar sabah programına çoktan başlamıştır. Akdeniz’de balıkçılar balık ağlarını çoktan sulardan çekmiştir. Akdeniz’de kadınlar kapılarının önünü çoktan süpürüp sulamıştır. Kamyonlar, arabalar yollardadır. Buzhanelerde bugün gömülmeyi bekleyen cesetler vardır. Sonsuz dünyanın sonsuz yazlarından bir sabah.
O iğnesini hazırlıyor."
"Eski Bahçe - Eski Sevgi" kitabında 1981/82? de yazdığı bir yazısından - Tezer Özlü
Bir süre sonra kent yaşamı başlayacak. Tüm işyerleri çalışacak insanlarla dolacak. Sürekli çalışan fabrikalarda işçiler vardiya değiştirecek. İstasyonlarda trenler duracak. Trenler kalkacak. Gökyüzünde uçan uçaklar dünyanın belirli havaalanlarına doğru göklerde yol alacak. Gemilere, arabalar eşyalar yüklenecek. İstasyonlara yorgun yolcular inecek. Uykusuz gece geçirenler yorgun kalkacak. Uzun uyuyanlar da yorgun kalkacak. Kimi mutlu, kimi acılı, kimi sevgi ile geçirdiği gecenin aşkı ile uyanacak. Kimi öfke ile. Kimi kendine güne nasıl başlayacağını soracak. Kimi bir intiharı düşünecek. Kimi özlem duyduğu bir kenti. Özlem duyduğu bir insanı. Kimi bugün beklenmedik bir ölümle ölecek. Kimi yalnız dağlar ve tarlalarla tanıdığı dünyasına bakacak. Kimi tanrısına yakaracak. Kimi bir silahla birisini öldürecek. Kimi birilerini öldürmek için bir yerlere bomba atacak. Pankart asacak. Kimi ölümle yargılanacak. Kimi barış konferanslarına katılmak için uzak bir yolculuğa çıkacak. Bütün ülkelerin ordularının askerleri insan öldürme talimi yapacak. Kimi ülkelerde bir darbe olacak. Gazeteler basılmıştır. Radyolar sabah programına çoktan başlamıştır. Akdeniz’de balıkçılar balık ağlarını çoktan sulardan çekmiştir. Akdeniz’de kadınlar kapılarının önünü çoktan süpürüp sulamıştır. Kamyonlar, arabalar yollardadır. Buzhanelerde bugün gömülmeyi bekleyen cesetler vardır. Sonsuz dünyanın sonsuz yazlarından bir sabah.
O iğnesini hazırlıyor."
"Eski Bahçe - Eski Sevgi" kitabında 1981/82? de yazdığı bir yazısından - Tezer Özlü
Hayata iyi bakın
Blueman
31.01.2012
... ve evet, aşık oluyoruz
""Zamanın geçmesi” filmlerinizde hep tekrarlanan bir tema. Zaman nasıl bir anlam ifade ediyor sizin için?”
“Herkes için neyse benim için de o. Zaman bizim düşmanımız. İyi bir şey olmadığı kesin. Carson McCullers zaman için “Dünyayı yöneten ebedi aptal” derdi. Zamanın geçmesiyle ilgili her şey çöküş ve kargaşa çağrıştırıyor. Zamandan nefret ediyorum.
“Peki ya aşk? Aşk hakkında ne düşünüyorsunuz?”
“Hangi psikolojik nedenlerle olursa olsun, insanlar başka insanlarla bağ kurma ihtiyacı hissederler. Bu bağlar genellikle sonunda çok karmaşıklaşır, çünkü her birey çok karmaşıktır. Evlilikler boşanmayla son bulur, ilişkiler biter; aşk gerçekten acı vericidir.”
“Acı verici ama aynı zamanda da vazgeçilmez, öyle değil mi?”
“Aşk zihnimizi dağıtmaya yarayan bir avuntu, hepimizin buna ihtiyacı var. Bunun gibi avuntularımız olmasaydı, eve gidip her şeyin, bütün hayatımızın ne kadar korkunç ve zavallı olduğunu düşünmekten başka bir şey yapamazdık. Bu yüzden her gün işe gidiyoruz, enstrüman çalmayı öğreniyoruz, sinemaya gidiyoruz, maç izliyoruz ve evet, aşık oluyoruz.”
Woody Allen'la bir röportajdan...
Hayata iyi bakın
Blueman
13.01.2012
15.1.14
Doğa
Fotoğraf: Koray Akten - 10.09.2010 / Yedigöller
"Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır. Yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç. Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde. Ve sesinde de müzik. İnsanı daha az seviyorum diyemem, ama doğayı daha fazla..."
Lord Byron
("Into the Wild" filminden)
Bir kuşun dili
Fotoğraf: Koray Akten - 21.03.2010
Yüzümü bulutlara kaldırıp
Dua eder gibi mırıldanıyorum
Kuşlarla, otlarla yıkanıyorum
Rüzgarla, ilkbaharla
Güneş gözkapaklarımı ısıtıyor
Ah! Güvenilmez ilkbahar güneşi
Rüyada mıyım, gerçek mi bu
Hem var gibiyim, hem yok gibi
Bir güney kentinde, bir kıyı kahvesinde
Başakların sonsuz salınışı
Burada, kendimle baş başa
Ömrümü böylece tamamlayabilirim
Bir kuşu dilinden hiç öpmedim
Belki bir gün öpebilirim
Belki bir gün rüzgar olurum ben de
Eserim başakların üzerinden
Kalbim bir yaz gününe karışsın isterim
Bir kuş cıvıltısında doğmak için yeniden
Ataol Behramoğlu
Dua eder gibi mırıldanıyorum
Kuşlarla, otlarla yıkanıyorum
Rüzgarla, ilkbaharla
Güneş gözkapaklarımı ısıtıyor
Ah! Güvenilmez ilkbahar güneşi
Rüyada mıyım, gerçek mi bu
Hem var gibiyim, hem yok gibi
Bir güney kentinde, bir kıyı kahvesinde
Başakların sonsuz salınışı
Burada, kendimle baş başa
Ömrümü böylece tamamlayabilirim
Bir kuşu dilinden hiç öpmedim
Belki bir gün öpebilirim
Belki bir gün rüzgar olurum ben de
Eserim başakların üzerinden
Kalbim bir yaz gününe karışsın isterim
Bir kuş cıvıltısında doğmak için yeniden
Ataol Behramoğlu
Hayata iyi bakın
Blueman
23.03.2010
Aşk
"...çocukluğundan söz ettikçe, bir koşu onun çocukluğuna kadar gidip başını okşamak istiyorum." - "
"Eldivenler, Hikayeler" - Murathan Mungan
Hayata iyi bakın
Blueman
"Eldivenler, Hikayeler" - Murathan Mungan
Hayata iyi bakın
Blueman
Kasım dolunayı

Ki ay senin dışında. Bir de bir insanın kendisini gözlemesinin, dikkatinin yönünü değiştirmesinin ne kadar daha güç olacağını düşün. Öz gözlemleme, düşleme sanatının yalnızca başlangıcıdır.'..."
Stefano Elio D'Anna - "Tanrılar Okulu" kitabından
Hayata iyi bakın
Blueman
22.11.2009
Ağustos dolunayı

04.08.'de dolunay halindeki ay, takip eden her akşam biraz daha küçülerek ve biraz daha geç kalarak gökyüzünde kendini göstermeye devam ediyor. Işığı her gün biraz daha azalıyor, ama hala aydınlatmaya devam ediyor. Ta ki 28 günlük döngüsünün ikinci yarısını tamamlayıp gökyüzünde artık bir süre görünmeyeceği, sonra da yerini yeni bir döngüye bırakacağı güne kadar...
Bu döngüyü insan ömrüne benzettiğimde fark ettim ki insanın gençlik ve tecrübe olarak bakıldığında en optimum noktada olduğu yaş, yolun yarısı olan (eskiden 35 idi) 40 veya 45 (artık kişi ne kabul ediyorsa)... Tıpkı bir dolunay gibi pırıl pırıl, hem hala genç, hem tecrübeli... Bundan sonraki yarıda tecrübe artarken, gençlik azalan bir eğri çizecek... Ta ki bir süreliğine kaybolup, yeni bir döngüye başlayana dek...
Hayata iyi bakın
Blueman
12.09.2009
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)