“Yürümek yatıştırır. Yürümede
sağaltıcı bir güç vardır. Düzenli biçimde hep bir ayağı öbürünün ilerisine
basma, aynı zamanda kolları ritmik bir biçimde kürek çeker gibi sallayıp soluma
sıklığının yükselmesi, nabzın hafifçe uyarılması, gözün ve kulağın yönün
saptanmasına ve dengenin korunmasına yönelik etkinlikleri, akıp giden havanın
deri yüzeyinde duyumlanışı – bütün bunlar bedenle zihni hiç karşı durulmaz
biçimde birbirine yaklaştıran ve ruhu, ne kadar dumura uğramış, zedelenmiş de
olsa, büyüten, genişleten olaylardır.”
1949 doğumlu Alman yazar Patrick
Süskind’in, kendisine büyük ün sağlayan romanı “Koku”dan sonra kaleme aldığı bu
uzun öyküde 30 yıldır ufacık bir o
dada içine kapanık, tek başına bir hayat
sürdürmekte olan ve bir bankada güvenlik görevlisi olarak çalışan, sadece
evinden sıkıcı ve rutin işine gidip, işinden evine dönen, son derece planlı,
titiz, hatta hastalık derecesinde kurallı yaşayan Jonathan Noel’in, bir sabah odasının
kapısının önünde bir güvercine rastlamasıyla alt üst olan huzuru, iç dengesi ve
hayatının o zor 1 günlük dönemi müthiş bir gözlem gücü ve detaycılıkla
anlatılıyor.
“Koku” gibi bir şaheserden sonra
belki de biraz rahatlamak ve basit bir şeyler karalamak niyetiyle yazılmış
olduğu anlaşılan hikaye, eğlenceli bir zaman ve hoş bir okuma vaad ediyor.
Hayata iyi bakın
Blueman
15.04.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder