
Sahilde beraber kum elerken, kalçaları sallanan Juanika, Chan Chan’ı heyecanlandırıyor, sevgiliye aşk dolu bir öpücüğün sıcaklığı ile sunulan iki adet gardenyanın kokusu burnunuza geliyor, genç bir kızın, gövdesine ismini kazıdığı ağaç, ona bir çiçeğini verdikten yıllar sonra onun ismini üzerinde hep bir hazine gibi taşıdığını söyleyip “ama sen zavallı çiçeğime ne yaptın?” diye soruyor, aslında utangaç ve kendi halinde bir adam olan Ibrahim Ferrer’in müthiş sesiyle Küba’nın sıcak rüzgarları yüzünüze vuruyor sanki... Bu seneki Istanbul Film Festivali’nde Wim Wenders’ın çektiği, albümle aynı adı taşıyan belgesel tarzındaki filmi görüp bir gün kesinlikle arşınlamayı hayallediğim, eski Amerikan arabalarıyla dolu, çocukların oyunlar oynadığı, insanların apartman önlerinde oturduğu, dans ettiği veya şarkı söylediği Havana sokaklarında dolaşıyorsunuz.
77 yaşında ama diğerleri gibi hala gencecik olan Ruben Gonzales piyanoda harikalar yaratırken, “danzon” ve “son”larla coşup sıcacık dansların büyüsüne kapılıyor, “ballad” ve “bolero”larla aşkın, tutkunun ve hüznün en güzellerini tüm benliğinizde hissediyorsunuz.
Gitar, trompet, bas, maracas, dumbek, bongo, udu drum, conga gibi enstrümanlar ve muhteşem vokallerle bambaşka ve sımsıcak diyarlara uzanıp, coşkuyu, aşkı ve hüznü ta içinizde hissetmediniz, yaz gecelerinin, günbatımlarının içinde kaybolmadınız, sevgilinize sıkıca sarılmadınız ve dans etmedinizse hala, kaçırmayın.
“Ve bir akşam geç saatlerde
Gardenyalar ölüverirse
Senin bir başkasını sevip
Beni aldattığını bildikleri içindir”
Haftasonu ruhunuz çok güzel yerlerde gezinsin.
Bedeniniz ve sevdiğiniz de onunla olursa ne mutlu :)
Hayata iyi bakın
Blueman
10.08.2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder