23.10.07

* Kasım'ın güzelliği

"Kasım ayına övgü

Sonbahar eylüldür, bahar nisandır. Alıntıların tarihi olsa, T.S Eliott’un “En zalim aydır nisan”ı, muhtemelen, en yorgun dize olarak tescillenir. Nisan ile eylül, şiirin imge indeksinde elele koşar. Çağrışım evreni fakir kasımın ise şiir kapılarından elini kolunu sallaya sallaya girdiğini gören pek azdır. Oysa kasım düpedüz sonbahardır. Her kasım ayının hemen öncesinde, uluslararası bir kararla biyoritmimiz hırpalanmış (enerji tasarruf amacıyla uygulandığı rivayet edilen, ne var ki, toplumsal faydasını bir türlü ölçemediğimiz “yaz saati” sona ermiş, saatler geri alınmıştır çünkü) tam içine girmişken dönüverir olmuştur gün. Ansızın kararan hava, en olağan saatleri bile nedensiz bir geç kalışın suçluluk duygusuna dönüştürür. Yağmur, en çok bu ayda sivri uçlu oklar gibi işler insanın içine içine. Köşe bucak kaçanına değil tabii, gönül indirenine... Kasım ekime benzemez. İki arada bir derede kalmış ekim ayının, insana ne giyeceğini şaşırtan - kimi vakit kısa kollu tişörtün üstüne kışlık ceket geçirilmesi gibi - sadece bu aya mahsus tuhaf tereddütler kaşımda sona erer. Yaşadığımız bütün alanları daraltacak, hareketlerimizi kısıtlayacak kalın giysiler, işgal kuvvetleri misali hızla ve kalıcı olarak dağılır günlerin içine. Ev kokuları, büro kokuları, kent kokuları, keskin kavisler çizerek değişir. Kayda girmeyen iç çekişler, vazgeçilmiş mektuplar toplamı, biriktirilemeyen anlık mutluluklar, ertelenmiş ümitler, kıpırdamadan çıkılan yolculukların yorgunluğu, en çok bu ay hissedilir. Niyeyse kasım, insanın “içeriden” yükselen seslere daha çok kulak verdiği bir aydır. “Dışarısı” eylül ya da ekim kadar davetkar değildir, belki de ondan. Ağaçlarda kalmış son yapraklar acele acele terk eder dalları. “Sen herşeyi süpürebilirsin, sonbaharı süpüremezsin” dizelerine inat, işçiler caddelerdeki kuru yaprakları gürültüyle süpürür. Dalını terk etmekte gecikmiş tek tük turuncu yapraklarsa, ıslak kaldırımlara kendilerini en çok bu günlerde resmeder. Başını öne eğerek dalgın yürümekte olanların rastlama olasılığı daha yüksek olan gözalıcı bir fotoğraf karesi gibidir bu görüntü. Kasım ayının en hoş tuhaflığı, vakitsiz bir ilkbaharı hatırlatan nergisleridir. Nergisin, en inatçı hüznün dahi direncini kıracak kudretteki rayihasıyla, beyaz-sarı sevinç parçaçıkları şeklinde kaldırımları donattığı akşamlar, kimileri için kasım ayının öteki adı olabilir. (Kokusunu sereserpe sergileyen ilkbahar ve yaz çiçeklerinin aksine, güz çiçekleri kokularını gizler. Çiçekseverin o kokuyla buluşabilmesinin ön şartı, kapalı, tercihan sıcak bir ortamdır) Nergisin kokusunda vefayı çağıran birşeyler vardır. Saklı duyguları gün yüzüne çıkarır. Ölüm, açlık tehdidi ve dahi diğer yoksunlukların -şimdilik- derdini yaşamayan bir ölümlünün, olur a kimilerine beyhude gelebilecek notlarıdır bunlar. Hasılı, güzeldir kasım. Dahası, sokakları denize açılma ihtimali bulunan bir şehirde daha güzel yaşanacağı tahmin edilir."

Çiğdem Toker

"Hayata iyi bakan" bir kalemden çıktığı belli olan bu yazıyı, kasım ayının güzelliklerini fark edebilmemiz dileğiyle paylaşmak istedim.

Hayata iyi bakın

Blueman

02.11.2004

Hiç yorum yok: