5.11.07

* Ekim dolunayı ve toz bulutu

Bu koşunun tam olarak ne zaman başladığını bile unutmuştu. Etrafını saran ve birlikte koşturup durduğu çılgın kalabalık içinde ne olursa olsun durmamalıydı, zira durduğu anda ardından gelenlerin omuz vurmalarıyla yere devrilebilir ve ayaklar altında kalabilirdi. Önüne çıkan engellere, çukur ve tümseklere, kaya ve çalılara da takılmamalıydı, zira bir anda kendini yerde yuvarlanır halde bulabilir ve o hengamede yerden kalkmayı başarabilse bile geçen süre içinde birçoğu onun önüne geçebilirdi. Yerden kalkarak etrafı saran ve alnından, şakaklarından boynuna doğru süzülen ter damlalarına karışarak çamurlaşan toz toprak içinde görüş alanı da öylesine dardı ki, ancak önünde koşanların sırtları ve arada sırada da birden önünde beliren çalılar, kayalar ve belki sadece kısa bir süre için uzaklardaki manzaraların bir kısmını görebiliyordu. Bazen önde koşturanlardan biri yere devriliyor, kimi zaman takılmamak için ani bir refleksle onun üzerinden atlamak, kimi zaman durup ilgilenmek, yerden kalkmasına yardımcı olmak, yaralarını temizlemek, terini silmek gerekiyordu. Düştüğü her defasında yerden kalkmayı başarabilmenin ve her sabah koşuya kaldığı yerden devam edebilme gücünü bulmanın manevi yüküne, koşu sırasında her an gözünü açık tutmanın dayanılmaz stresi de ekleniyor ve böylece geçiyordu günler...


Ve bir gün, bir an geldi ki içinden aniden duruvermek geldi. Herşeyi göze alıp duruvermek. Ardından koşturanların altında kalmadan durabileceği bir an kolladı ve kaslarını yakan gücü hafifçe azaltarak tüm adalelerinin yavaş yavaş gevşediğini hissetti. Adımlarının hızını düşürdü, düşürdü ve durdu. Arkadan gelenlerin bir kısmı hafifçe çarptılar, son anda sıyırarak geçtiler. Ortalık yerde durduğu için kızgınlıkla bağıranlar oldu. Koşturan kalabalığın çılgın gümbürtüsü uzun bir süre daha devam etti, yanından geçenlerin sayısı giderek azaldı, etrafı saran toz bulutu yavaşça dağılmaya başladı. Hızla inip kalkan göğüs kafesi ve soluk alıp verişi normale dönerken, çılgın koşuşturmanın toprağı titreten gürültüsü de azaldı, azaldı ve artık duyulmaz oldu. Bu öylesine derin bir sessizlikti ki onun için, bir anda kulakları duyamıyor sandı. Sanki derin bir boşluğa düşmüştü. Görüş alanını birkaç metreye düşüren toz bulutu da dağılmış, etrafındaki manzara tüm güzelliği ve pırıl pırıl renkleriyle başını döndürmeye başlamıştı. Bir an bir sinek vızıltısı duyuldu ve hızla uzaklaştı. Sonra güneşin sıcacık etkisini hissetti kollarında, omuzlarında. Bir kertenkele bir çalının altından sürünerek uzaklaştı. Çok yükseklerde dolanıp duran bir avcı kuşun çığlığı yankılandı. Hafifçe esen serin rüzgar terini soğutuyor, etraftaki ağaçların yapraklarını hışırdatıyordu. Derin bir nefes alıp rahatladı. Uzaklardaki bir ağaçlıktan kuş cıvıltıları duyuluyordu hayal meyal. Ellerini beline koyup vücudunu şöyle bir geriye doğru esnetti.

Ve masmavi gökyüzünde süzülerek yol alan beyaz bulutların altında, bir patikaya doğru yönelerek sakince yürümeye başladı.

Hayata iyi bakın

Blueman

17.10.2005

Hiç yorum yok: