1.12.06

* Filmlerdeki Hayat – 14

Terry Gilliam’ın yönettiği ve Robin Williams ile Jeff Bridges’ın gerçekten harika oyunculuk çıkardıkları “Fisher King” filmi baştan sona çok etkileyici ve iz bırakan bir filmdi. Robin Willaims’ın Jeff Bridges’a “Bulut Avcılığı”nı (gece karanlığında parktaki çimenlere çırılçıplak uzanıp gökyüzündeki bulutların geçişlerini izlemek) öğrettiği o sahnede anlattığı masalı çok etkileyici buldum ve tercüme ederek sizlerle paylaşmak istedim.

Balıkçı Kral Masalı

Hikaye kralın çocukluğunda başlar. Kral olabilmek için bir cesaret sınavına girmesi ve ormanda yalnız başıına bir gece geçirmesi gerekmektedir. O gece ormanda yalnız iken karşısına kutsal bir ruh görüntüsü çıkar. Kutsal ruhun yanındaki kamp ateşinin içinde tanrısal inayetin ilahi sembolü olan kutsal kase durmaktadır. Ve bir ses çocuğa şöyle der: “Al bu kaseyi ve onu hayatın boyunca koru. İnsanların kalplerindeki acıları iyileştirecektir.”

Ancak çocuğun gözleri güç, zafer ve güzellikle dolu hayatın görüntüsü ile körleşmiştir. Bu körlük ve tam bir vecit hali içinde kendini bir çocuk gibi değil de bir Tanrı gibi görür. Yenilmezdir. Elini ateşin içine sokar ve kadehi kavrar, ama o anda kadeh gözden kaybolur ve çocuğun eli feci şekilde yanar. Zamanla çocuk büyür , ama yıllar geçtikçe elindeki yara giderek derinleşir. Ve bir gün hayat onun için anlamını yitirir. Hiç kimseye inanmamaktadır. Hatta kendine bile... Sevdiğini bilemez ve sevildiğini anlayamaz. Bunu iyice anladığında hastalanır. Ruhu hastalanmıştır ve yavaş yavaş ölmeye başlar. Günlerden bir gün bir mecnun saraya gelir ve kralı yalnız yakalar. Ve o saflığıyla kralı tanıyamaz. Sadece acı çeken yalnız bir insan görür krala baktığında... Krala sorar: “Derdin nedir dostum?” Kral cevap verir: “Susadım. Biraz su olsaydı da boğazımı ıslatabilseydim.” Mecnun yatağın yanında duran bir su kabını alır, su ile doldurur ve krala uzatır. Kral suyu içerken yarasının iyileştiğini farkeder. Ellerine bakar ve orada tüm yaşamı boyunca aradığı kutsal kaseyi görür. Şaşkınlık içinde mecnuna sorar: “En asillerin ve en cesurların arayıp da bulamadıkları kutsal kaseyi nasıl oldu da sen buldun?”

Ve mecnun cevap verir: “Bilmiyorum! Sadece susadığını biliyordum.”

Hayata iyi bakın

Blueman

06.01.1999

Hiç yorum yok: