1.12.06

* Filmlerdeki Hayat – 16

Aşağıdaki yazı “Birdy” filminin hissettirdiklerini paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Filmi henüz seyretmemiş olanlar okumayabilirler.

“...Aşklar sıradan cümlelerle başlar, ilişkiler sıradan cümlelerle biter, dostluklar sıradan cümlelerle terk edilir, acılar sıradan cümlelerle dile getirilirdi.
Bazen ‘bu akşam ne kadar güzel deniz’ dediğinizde mutluluğunuz anlaşılırdı.
Bazen ‘bu yıl kış erken geldi’ dediğinizde bir terk edilişin yalnızlığı çınlardı sesinizde...
... Hayat o sıradan cümlelerin içinde saklıdır, acılar, aşklar, özlemler, yalnızlıklar, kuşkular, kıskançlıklar hep o sıradan cümlelerin eteklerinin altındadır.
Gerçekleri sıradan cümleler söyler bize.
Hayatımızı onlar belirler.
Bir de büyük cümleler vardır, kılıç kılıca değer gibi şakırdayan, meşaleler gibi parıldayıp alevler gibi yakan cümleler. O büyük cümleler de bize yalanları söylerler...”

Ahmet Altan “Karanlıkta Sabah Kuşları” adlı kitabındaki “Sıradan Cümleler” denemesinde bunları yazmıştı.

Müziklerini Peter Gabriel’in yaptığı, Alan Parker’ın “Birdy” adlı filminde içine kapanık, insanlarla, özellikle de kadınlarla sağlıklı iletişim kuramayan, tüm benliğiyle kuşlara ve uçmaya tutkun olan ve giderek bu tutkunun esiri olup gerçek hayatla bağları günbegün zayıflayıp kopma noktasına gelen bir gençle (Matthew Modine), dışa dönük, kızlarla arası hep iyi olmuş, bir tek babasından çok çekinen mahallenin zıpır ve yakışıklı delikanlısı (Nicholas Cage) arasındaki dostluk temel alınarak, savaşın anlamsızlığı ve kişiler üzerindeki tahribatlarına ilişkin etkileyici mesajlar verilir.

Mahalle çocuklarının garip olarak nitelendirip, fazla yanaşmadıkları Birdy bir gün verandada oturmuş, elindeki çakıyla yakalayıp eğittiği güvercinlerinin kafesini tamir etmektedir. Nicholas Cage (Al) ve küçük kardeşi yaklaşırlar:
- Merhaba kuş çocuk.
- .....
- Çakın var mı? Elime kıymık battı da...
- .....
Birdy sakince çakıyı Al’a uzatır ve Al çakıyı kardeşine göstererek sorar:
- Bu muydu aradığın çakı?
- Evet, o benim çakım.
Birdy hemen atlar ve “Hayır, o benim” diyerek çakıyı alıp kaçmaya başlar. Kovalamaca sonrası Al iyi bir güreşçi olmasına rağmen Birdy’yi yakalayamaz, çünkü o daha çeviktir. Ama sonunda amacına ulaşır ve çakı küçük kardeşinin elindedir yine. Bu arada küçük kardeş çakının çalındığını söyleyince, Birdy çakıyı çalmadığını, onu para vererek bir başka çocuktan satın aldığını söyler ve bunun üzerine Al çakıyı ona geri verir:
- Bu çakı senindir o zaman.
- Hayır, o kardeşinin...
- Hayır, bunu almanı istiyorum, o artık senin...
Al kardeşiyle uzaklaşırken Birdy arkalarından seslenir:
- Güvercinleri sever misin?
- Nesini seveyim güvercinlerin?
- Uçarlar... Yetmez mi?
Ve böylece güvercin yakalayıp eğitmeye başlarlar birlikte.
O sıradan cümleyle başlayan arkadaşlıkları giderek dostluğa dönüşecek, paylaştıkları her olay onları birbirlerine daha da bağlayacaktır.

Bir ömür boyu süren bir dostluk...

Sonra savaşa giderler ayrı zamanlarda...

Vietnam Savaşı’nın fiziksel ve manevi zararlar verdiği Al ve hayatla olan o zayıf bağlarıni iyice kopartıp, yaşayan bir ölüye çevirdiği Birdy kendilerine söylenen büyük ve parıltılı cümlelerin kurbanı olmuşlardır.

“Biz kandırdılar, yok ettiler Birdy...”

Dostluk, sevgi ve sıradan (!) duygular, kanlı ve parıltılı zaferlerin çok üstündedir.

Sıradan cümleler, alevli cümlelerden daha derin anlamlar içermektedir.

Sıradan ama değerli olanın ayırdına varabilmek bazen hiç de sıradan bir iş değil...

Hayata iyi bakın

Blueman

29.01.1999

1 yorum:

sfxporn dedi ki...


Bakire kızla kendi evinde annesi gelmeden kızlık bozuluyor ve anal porno yapmaya devam ediyor azgın genç çiftlerimiz.