12.12.06

* Haziran dolunayı (Afrika'dan)

Haziran dolunayının sımsıcak aydınlığı sahildeki kumları gümüş rengine boyamıştı. Hala ılık kumlar üzerinde çıplak ayakları ile yürüyerek denize ulaştı Gato...

Dolunayın dizginleyip sakinleştirdiği okyanus üzerinde, gümüş renkli bir yol uzanıyordu ufuktaki sonsuz karanlığa doğru. Yakamozlar, ayın üzerindeki Sükunet Denizi kadar sakin görünen okyanus üzerinde oynaşmaya bayılıyorladı böyle gecelerde. Gato kumların üzerine, dalgaların ulaşabildiği çizginin hemen gerisine oturdu. İnce zarif bacakları ve benekli muhteşem postu ile bir doğa harikası olan dostu da kumların üzerinde kayarcasına ilerleyip Gato’nun yanına kıvrıldı. Gözlerinde dolunayın ışığı parladı. Bir süre sadece denizin ve uzaklardan duyulan “konuşan davullar”ın (talking drums – bir Afrika vurmalı çalgısı) sesini dinlediler. Bir Afrika kabilesi dolunayın gelişini ateşin etrafında dans ve müzikle kutluyor olmalıydı.


Çita gözlerini hafifçe kısıp denizden gelen rüzgarı kokladı. Burası geçen hafta fotoğraf çektirmek için denizin kenarına kadar gelip poz veren aileden 3 kişinin aniden gelen dev dalgalara kapılıp gittiği yerdi. Birden derinleşerek 6 bin metreye doğru dik bir şekilde inen dipte, önüne gelen herşeyi midesine indirmesinden esinlenilerek “Gulper Shark” adı verilen köpekbalıkları cirit atıyordu. Gato bir an zihninde okyanusun derinliklerinden yüzeye doğru baktığında dolunay ışığının önünden geçen silüetleri görür gibi oldu. Olayı anlatan adam yeryüzünde böylesine birdenbire derinleşen az sayıda yerden birinin burası olduğunu, belki zamanında oraya büyük bir gök cisminin düşerek büyük bir çukur açmış olabileceğini söylemişti. Çita başını ön ayaklarının üzerine koyarak gözlerini hafifçe kapadı, ama kulakları hala tetikteydi.

Gato ayı gizemli güzelliğinden ötürü koruyucu ve rehberlik edici bir kadına benzeten, onun mavi gölgelerinde saklanmayı dileyen adamın şarkısını hatırladı (Sister moon will be my guide, In your blue blue shadows, I would hide, I would gaze at your face the whole night through, I’d go out of my mind but for you – Sting)... Çita içini çekti, ortalık sakin görünüyordu.

Gato bir süre dolunayın mavi gölgelerinde saklandıktan sonra onun rehberliğinde, iki kıtanın buluştuğu yerde, denizin ortasındaki çok eski zamanlardan kalma bir kulede uyumakta olan bir güzelin yanına gidip dolunay ışığıyla birlikte açık pencereden içeri süzüldü. Uyuyan güzelin saçlarını usulca okşarken denizin ve dalgaların kokusunu duydu. Ve sonra bütün gece boyunca seyretti onu sessizce, uyandırmaktan korkarak... Sabaha karşı, dolunay batıya doğru yoluna devam edip rengi giderek kızıla dönüşürken çağırdı Gato’yu. Geri dönmeleri gerekiyordu artık.

Ayaklarını ıslatan dalga ile gözünü açtı ve başını çevirdiğinde kumların üzerinde çitanın uzaklaşan ayak izlerini seçebildi iyice loşlaşan ay ışığında... “Konuşan davul”lar susmuş, dolunay kanlar içinde okyanusa gömülmüştü.

Haziran dolunayı güzelim Istanbul gecelerini aydınlatıyor yine değil mi?

Bu haftasonu belki onunla güzel bir müziği, dostlarla bir sohbeti, bir kadeh kırmızı şarabı ya da yalnızlığınızı paylaşabilirsiniz.

Hayata iyi bakın

Blueman

15.06.2000

Hiç yorum yok: