16.8.07

* Bir Nijerya Düğünü

Burada Chevron adlı petrol şirketindeki telefon santralinin bakım anlaşması çerçevesinde 3 sisteme teknik destek veren İlker arkadaşım ile ortak Nijeryalı dostumuz, bir petrol şirketinin bilgi sistemleri sorumlusu olarak uzun süredir çalışmakta olan Jude’un dünya evine girmesi nedeniyle düzenlenen çeşitli kutlamalarda davetli olarak bulunmak, bir zengin düğünü olsa da Nijerya’daki düğün gelenekleri hakkında gözlem yapabilme fırsatı sağlamıştı bana…

Bir Nijeryalı için oldukça iyi sayılabilecek bir iş pozisyonunda çalışmakta olan Jude, partiler, hızlı arabalar, geniş bir arkadaş çevresi ile dolu bir gençlik devresi geçirdikten sonra Adebiyi adında hoş bir kız ile hayatını birleştirmeye karar vermişti. Genç kız Lagos’ta, başta Golden Gate adlı 6 katlı Çin restaurantı, Lagos’un en ünlü oteli Eko Le Meridien’in casinosu, başkent Abuja’daki Sheraton ve Hilton otellerinin casinoları gibi pek çok eğlence yerinin sahibi olan ve anlaşılan hükümet kademelerinde ve iş çevrelerinde oldukça nüfuz sahibi bir babanın kızıydı. Buna rağmen dikkatimizi çeken, kızın asla zenginliğin verdiği bir şımarıklığa kapılmadığı, çok mütevazı, arkadaş canlısı ve sakin bir kişiliğe sahip olması olmuştu. İlker de ben de her ikisi için, özellikle de Jude adına, hayatını hatta çocuklarının ve torunlarının da hayatını kurtarmış olduğu için çok mutlu olmuştuk. Belki bizim katıldığımız tören eşine az rastlanır bir zengin düğünü oldu ama bazı geleneksel adetleri göstermesi açısından ilgi çekici idi.

Jude ve eşi önce kendi aralarında evlendiklerini ilan ettiler törenden aylar önce. Nijerya’da adet önce evlenmek, sonra maddi durumu düzeltince ve uygun bir zaman bulunca düğün törenini gerçekleştirmekti çoğunlukla.

Düğün töreni tüm aile, dost ve tanıdıkların katıldığı oldukça muhteşem bir tören oldu. Yüzlerce plastik sandalye ve birçok masanın bulunduğu açık bir alanda, yaklaşık 600-700 kişilik bir davet verildi. Bizim tören alanına varışımızdan 10 dakika kadar önce geleneksel bir olay gerçekleştirilmiş, ama biz maalesef tanık olup belgeleyememiştik. Bu olayda erkek tarafının tüm erkekleri, kız tarafının bulunduğu kısmın önünde yere yüzükoyun uzanıyor, okunan dua ve telaffuz edilen bazı geleneksel sözlerle ayağa kalkıp tekrar uzanıyorlar. Bu, kızın ailesine bir saygıyı ve kız istemeyi temsil ediyor. Geldiğimizde Özer ağabeyin üstü başı yer yer çamur olmuştu ve epey eğlenmiş olduğu yüzündeki gülümsemeden belliydi.

Jude, gelin ve damada ayrılmış bulunan hafif yüksek bir platformda bulunan sandalyesine oturup gelinin tören alanına gelmesini beklerken, sunucu/çığırtkan iki adet şişmanca kadın ellerindeki mikrofonla programı sunuyor ve insanlara bilgi veriyor, yer yer dualar okuyor, şarkılar söylüyorlardı. 5 adet “Talking Drum”, 2-3 başka tip davul ve bir de trompetten oluşan bir grup, kadınlara gereken yerlerde eşlik ediyorlardı. Kızın babası hayli nüfuzlu olduğundan yanıbaşında Lagos valisi ve ekibi oturuyordu. Bu nedenle onların önünde, sunucu kadınların ve davulcuların uzun süren bir para toplama girişimleri oldu.

Az sonra kendisini çevreleyen ve aynı tip mavi renkli geleneksel kıyafetler giymiş birçok genç kızla birlikte, başına örttüğü bir örtü ile ilerleyen gelin göründü.

Ağır ağır kızın babasının önüne gelen kortej, gelini damatla buluşturdu ve çift önce kızın babasının önünde diz çökerek babanın, ardından valinin hayır dualarını aldılar. Daha sonra aynı tören erkek tarafının aile büyükleri karşısında tekrarlandı ve dualara davetliler “Amen” şeklinde eşlik ettiler.



Gelin ve damat kendileri için hazırlanmış sandalyelere oturarak sırayla herkesin tebriklerini kabul ettiler. Bizim düğünlerimizdeki gibi tek sıra olarak yeni evlileri kutlayan davetliler, bizim düğünlerimizdekinden farklı olarak sürekli çalan davullar eşliğinde dans ediyor ve ortaya çok hoş bir görüntü çıkıyordu. Fotoğrafçılar ve kameramanlar ordusu sürekli faaliyet halinde idiler. Bu arada, akşam üzeri başlayıp sabaha kadar devam edecek partide tüm davetlileri dans ettirecek parçalar çalacak olan bir diğer müzik grubu için, işçiler alanın arka tarafındaki sahneye dev hoparlörler ve ses sistemleri yerleştiriyorlar, sunucuların kullanmakta olduğu mikrofon sistemindeki ısınmayı ise, amfinin üzerinde bulunduğu masanın başında oturan ve doğal bir fan görevi görmeye çalışan bir eleman, elindeki yelpaze ile sürekli yelleyerek gideriyordu.

Açık alanın birden fazla bölümünde yapılmaya başlanan yemek servisinde, tencereler içindeki etler ve pilav, hem sıraya giren insanlara hem de garsonlar tarafından masalara dağıtılmaya başlandı. Bu arada kırmızı, turuncu, mavi, pembe, sarı, bordo, beyaz ve yeşil gibi renklerdeki geleneksel kıyafetlerin içindeki yüzlerce davetli tam bir renk cümbüşü yaratıyordu. Yenildi, içildi, müzikler dinlendi, dans edildi… Herkes birbiriyle kaynaştı, gelin ve damat etrafa sürekli gülücükler saçmaktan yorulmuşa benziyorlardı.

Sunucular sürekli birşeyler anlatıyorlardı ve bazen bu anlattıkları kendi dillerinde olunca tabii ki anlamıyorduk, hatta İngilizce konuştuklarında da bozuk telaffuzları ve ses düzeninin kötülüğü nedeniyle bizim ne anlatıldığını anlamamız yine mümkün olmuyordu. Zaten pek fazla kişinin de dinlediği yoktu onları. Herkes kendi arasında konuşuyor, yemek ve içmek derdinde görünüyordu.


Daha sonra yeni evlilere gelen onlarca hediye, sunuculardan biri tarafından bir bir anons edilmeye başladı. Her bir hediyenin bir anlamı vardı ve bunlar sunucu tarafından açıklanıyor, dualar edilerek iyi dileklerde bulunuluyordu. Örneğin hediyeler arasında bulunan ve “yam” denilen bir tür patatesten kilolarca, şekerleme türlerinden paket paket, “kola nut” denilen acı bir yemiş türü, kızartılmış kuru balık kafaları, şaraplar, viskiler, tatlılar, ananas ve muz gibi meyveler görünüyordu hediyeler arasında… Bunların her birinin de evlilik için iyi bir temenni ile ilgisi vardı. Örneğin “evliliğiniz bu şekerlemeler gibi tatlı olsun”, “bu yemiş hem acı hem de tatlıdır, hayat ta öyledir. Evliliğinizde de hem acı hem de tatlı günleriniz olacak ama tatlı günleriniz çoğunlukta olsun.”, “evliliğiniz de bu şarap/viski gibi yıllandıkça güzelleşsin”, “bu meyve gibi verimli bir evliliğiniz olsun, bir sürü çocuğunuz olsun” gibi… Ama bu arada hediyeler arasında gözüme çarpan, marketlerde çokça rastladığımız türden birkaç kutu patates cipsinin ne anlama geldiğini ben anlayamadım doğrusu…


Daha sonra sahnede hazırlıklar devam ederken, sahnenin arka tarafında kendi kendilerine müzik yapar görüntüsü veren ve sokak çalgıcılarını andıran bir grup çalmaya başladı ve iki adet bayan dansçı huşu içinde dans ederek enerjiyi davetlilere de yaydılar ve tabii bahşiş toplamayı da ihmal etmediler. Onların müziği eşliğinde tören devam ediyordu. Sanırım esas grup çıkmadan önceki alt gruptu bu… Saatler süren müzikleri sırasında kendilerinden geçip kan ter içinde kaldılar. Düşündüm ki zaten müzik ve dans bu insanlar için bir nevi trans durumuna geçtikleri ve bu sayede tüm dertlerini unuttukları bir tür meditasyon sanki… Saatlerce dans edip müzik yapabiliyorlar ve ritim bir sure sonra tek düze halde, insanı transa geçiriyor. Onlar müzik yaparken gelin ve damat hafif hareketlerle salınarak dans ediyor, kendilerini çevreleyen davetliler üzerlerinden para saçıyorlardı. Bir zaman sonra ayaklarının altı yüzlerce banknot ile doldu. Bunlar birkaç kişi tarafından sürekli çuvallara ve taslara dolduruldu. Bu arada daha fazla sayıda para saçmak isteyenler için 1000 Naira karşılığında toplam 800 Naira değerinde 20 Nairalık banknot satan adam dikkatimizi çekti. Böylece mesela sadece 10 adet 100 Naira saçabilecekken, gidip bu adamdan 40 adet 20 Naira satın alıp daha bol sayıda para saçma mutluluğuna erişebiliyordunuz.

Karanlık bastırmadan önce güvenlik nedenlerinden ötürü ayrılmak zorunda kaldığımız bu törenden sonraki haftasonu önce kilisede orglu, korolu bir tören daha yapıldı. Bu törene katılan Özer ağabeyin aktardıklarına göre oldukça ruhani bir hava içinde geçen ve aynı zamanda toplu olarak şarkıların söylendiği ve dansların edildiği, oldukça eğlenceli bir törenmiş.

Bu törenin ardından, gelinin babası tarafından sahibi olduğu Golden Gate restaurantında yine yüzlerce davetliye bir yemek daha verildi. Bu yemek sırasında da yine paralar havada uçuştu, yemekler yendi, içkiler içildi, canlı müzik eşliğinde danslar edildi, iyi dilek konuşmaları yapıldı. Aile arasındaki yemekler, Jude’un bekarlığa veda partisi, gelinin kızlar arasında düzenlediği parti derken çeşitli kutlama, yemek ve törenlerle oldukça şaşaalı şekilde bir Nijerya düğünü daha yapılmış oluyordu.

Hayatın bir düğün coşkusunda kutlandığı günlerle dolu olmasını dilerim.

Hayata iyi bakın

Blueman

15.05.2001

Hiç yorum yok: