29.8.07

* Yeter bu gereksiz bilgiler de ama

Olsun yine de bunları okumaktan ve yorumlarda bulunmaktan geri kalmadım...

- Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu? (Kafası gereğinden fazla karışan birinin yorumu: Kardeşim niye dirseğimi yalayayım ki zaten? Hem ona bakarsan topuğumuzu da koklayamıyoruz ya da kendi kaşımızı dilimizle düzeltemiyoruz. Bu yüzden parmağımızı dilimizle ıslatıp kaşlarımızın üzerine götürmemiz gerekiyor. Saçlarımızı ise kendimiz değil inekler yalıyor arada sırada… Gerçi kendi diliyle kendi burnunu karıştıran bir arkadaşım vardı, ama o özel bir durum – zürafa dili - gerektiriyor. O arkadaşım herhalde kendi dirseğini de yalayabilirdi. Burada karşılıklı yarar felsefesinden hareketle, iki kişinin birbirine “dirsek yalama” konusunda faydalı olabileceğini ve birbirlerinin dirseklerini yalamalarını öneriyorum. Böylece herkes bir dirsek yalamış olur. Herkesin dirseği yalanmış olur. Bir sorun da kalmaz. Evet evet bu problemi de böylece halletmiş olduk…)
- Ördeğin vakvaklamasının yankı yaratmadığını ve bunu kimsenin açıklayamadığını? (Ördeklerin vakvaklamasının niye yankı yaratmadığının açıklaması aslında biliniyor, ama bunu dile getirmeye çalıştığınızda sesiniz duyulmuyor, yazmaya çalıştığınızda da kalem yazmıyor, bilgisayar klavyesinin tuşları basmıyormuş... Olay daha da bir gizemli yani...)
- Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların %23’ünün, makinenin üstüne oturup kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlar sayesinde meydana geldiğini? (Oturaklı fotokopi makinesi üretmenin zamanı gelmiş de geçiyor bile o zaman…Bence bu olayda “kendi kıçını görme” şansının çok da sık yakalanamamasının önemli bir faktör olduğu göz ardı edilmemeli…)
- Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyeceğini? (Sanırım kırsal bölgelerde yaşayanlar için geçerli değil mi? Ha öyle değil mi?)
- İdrarın zifiri karanlıkta parladığını? (Küçükken mahallede bir arkadaşım vardı. Biz bir yaz gecesi yine sokakta kukalı saklambaç falan oynarken ikimizin de küçük tuvaleti gelmişti. Zifiri karanlık bir inşaatın içine girip duvara karşı bu ihtiyacımızı giderirken yanımda işemekte olan arkadaşımın sıcak çıktılarının şortlu bacaklarımdan kayarak çoraplarıma doğru hücum ettiğini sadece iş işten geçtikten sonra hissedebilmiştim.)
- Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini? (Sanki teşvik ediyormuş gibi yazmışlar..."Hadi abi çok çalışırsan olacak, daha şiddetli hapşırırsan kırabilirsin kaburganı bak kıranlar nasıl kırıyor, senin ne eksiğin var?" gibi olmuş. Bence cümleye "maazallah" gibi bir kelime eklenmeli...)
- Hapşırmayı engellemeye çalışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini?
- Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini? (Hapşırma sırasında kalp de geçici olarak duruyormuş. Demek ki bunca olan şeyden sonra ve hapşırmak gerçekten de bu denli tehlikeliyken boşuna “Çok yaşa” denmiyormuş.)
- Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını?
- Dünya nüfusunun %50 sinin hiç telefonla konuşmadığını? (Telefonları olsaydı kesin konuşurlardı…)
- Farelerin ve atların kusamadıklarını?
- 1 saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını? (Kulaklıkları çıkardıktan sonra azalıyor mu peki? Yani dışarı çıkıp gidiyorlar mı?)
- Çakmağın kibritten önce bulunduğunu?
- Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu? (Ama hiç bir bilim kurgu filminde ileri güvenlik sistemleriyle korunan yerlerde kapıların yalayarak açıldığını görmedim. Ya kimlik kartı ya da göz bebeğinden tanıma kullanıyorlar…Herhalde daha pratik oluyor.)
- Bu yazıyı okuyan insanların %75 inden fazlasının, dirseklerini yalamaya çalışacaklarını:) (İşte buna karşıyım ben yaaa…Bu tür yazıları hazırlayan kişilerin %90’ı da önyargılı o zaman abi…)

Güzelliklerle dolu bir haftasonu dilerim...

Hayata iyi bakın

Blueman

22.03.2002

Hiç yorum yok: