16.8.07

* Yol

Gato ufka doğru uzayıp giden, sanki hiç sonu yokmuş gibi görünen bir yolun kenarında yürüyordu. Ne zamandır yürüdüğünü ve daha ne kadar yürüyeceğini bilemediği bir yoldu bu. Yoldan hızla geçen araçların içinde yolculuk eden, bir sonraki köye, kasabaya veya şehre varmak için acele edip sabırsızlanan ve bu hızla yol aldıkça yolun etrafındaki pek çok ayrıntıyı gözden kaçıran binlerce insan görüyordu Gato. Kendisi bu aceleyi çok önceleri bırakmış, eskiden en azından rüzgarı yüzünde hissetmek için tercih ettiği bisiklet veya motorsiklet gibi vasıtaları bile terketmişti. İnsanların çoğunluğu vardıkları kasaba ve şehirlerde de aradıklarını bulamıyor ve bir sonraki hedefe doğru, mutluluğu ve huzuru orada bulabilmek için var güçleriyle koşturmaya devam ediyorlardı. Ve sonunda yol bitiyor, varılan noktada hala bir sonraki şehre ulaşıp bir de oraları görebilme isteği insanın içini kavursa da buna ne zaman, ne de güç kalıyordu. Gato yürümekten memnundu bu yüzden.

Yol uzayıp gittikçe, bazen kararan gökyüzünden boşalan yağmurda sırılsıklam olsa da, ardından aralanan bulutların arasından parıldamaya başlayan güneşin parlak ışınları ile ısınıyor, bazen de kızgın güneş altında iyice bunaldığında serin bir ağaç gölgesinde ferahlıyor, bir dalda cıvıldayan kuş ona uzak diyarların türkülerini söylüyor, yol kenarında sürekli değişen manzaralar onu derinden etkiliyordu. Bazen yol kenarında akan serin sularında binbir çeşit canlının hayat bulduğu bir ırmağa rastlar, kenarındaki bir kayaya oturarak azığını yer, bazen engin okyanusların kenarından geçen yolda yürürken yüzünü hafifçe okşayan meltemin taşıdığı kokuları içine çekerdi. Karlı tepelerin soğuğunu, ıssız çöllerin kavurucu sıcağını, yemyeşil vadilerin huzur veren canlılığını ve yüzlerce rengin ve sesin doldurduğu gölgeli ormanların serinliğini de yaşamıştı. Ve böyle yürümekten öyle mutluydu ki. Attığı her adımda yolda olduğunun farkında, hem o yolun bir parçası olduğunun, hem de asıl amacının sadece orada yol almak ve etrafını saran tüm hayatla bir bütün olmak olduğunun bilincindeydi. Acelesi yoktu çünkü onun için zaman denilen kavram da eski önemini yitirmişti. Aldığı her nefeste ve attığı her adımda sanki daha fazla sonsuzluğun bir parçası olduğunu hissediyordu. Evet bu yol belki sonsuzluğa gidiyordu ve asla yolun sonunu göremeyecekti, ama amaç zaten son değil şu anda attığı adımdı.

Gato diğerleri gibi son hızla bir şehre ulaşmak için acele etmese de, yine de bazen durup dinlenmek ihtiyacı hissediyordu. Yol kenarındaki bir ağaç altında veya çimenlerin üzerine uzanıp düşünürdü bazen geçtiği her kilometreyi. Bu molalarda öncelikle geriye bakar, saptığı yanlış yollardan ders çıkarmaya çalışır, yeni rotalar saptar, yaptığı planlar içini mutluluk ve yaşama sevinciyle doldururdu. Şu ana kadar yaşadıkları, gördüğü güzellikler, karşılaştığı zorluklar hep bir mesaj vermişti, hep bir hikaye anlatmıştı ona. Ve bunların çoğunu da işte bu molalarda farkedebilmişti. Çünkü böyle zamanlarda kendisiyle konuşur, beynini her türlü düşünceden arındırarak sadece ruhunu, kalbini ve içinden yükselen sesleri dinlerdi. İşte bu seslerdi ona kendisini ve o yolu anlatan aslında…

Yol üzerinde diğer insanların da mola verdikleri, yolun stresini attıkları, birbirleriyle daha da yakınlaştıkları, birlikte müzik dinleyip eğlendikleri, dans edip şarkılar söyledikleri bazı noktalar vardı. İşte bu noktalardan biri daha ufukta gözükmüştü. Gökyüzünden yavaş yavaş süzülerek düşen kar tanelerinin bembeyaz bir örtü ile kapladıkları ormanda dev bir çam ağacı vardı. Bu ağaç Gato’nun gölgesinde oturup, geçen bir yıl boyunca yolda yaşadıklarını düşünüp, yürümek için can attığı yolun geri kalan bölümü için yepyeni hayaller kuracağı ağaçtı. Ve tabii sonra müziğin, dansın, şarkıların, etrafında toplanılan ateşin, özlenilen sohbetlerin, dostluğun sıcaklığının ve yaşamaya değer tüm güzel duyguların binbir türlü renge boyadığı bir manzaraya karışıp bir süre herşeyi unutacaktı. Sevginin tüm kötülükleri çok uzaklara gönderdiği bu harika ormandaki dev cam ağacı altında kahkahalar, dost sesler, şarkılar ve sevgililerin kulaklarına fısıldanan aşk sözcükleri yankılanacaktı bir süre de olsa…

Hızlı ya da yavaşça yol aldığımız, koştuğumuz veya yürüdüğümüz bu yolda sevgi ve farkındalık ışığının aydınlattığı nice güzel günler dilerim.

Ayrı yerlerde de olsak aynı ağacın altında buluşacağız…

Sevgiyle…

Hayata iyi bakın

Blueman

25.12.2000

Hiç yorum yok: