16.8.07

* Ekvatora yakın bir yerlerdeyim de ammanın amman (Nijerya)

Gato sıcağın nemle birleşip daha da bir kavurduğu, rüzgarın insanın tenine biber sürdüğü bir diyarda, denizin daha önce hiç şahit olmadığı bir biçimde devasa adımlar attığı okyanus kıyısına ulaşmıştı. Ayaklarının altındaki kumlar dev dalgaların kıyıyı dövmesinin etkisiyle dipten sarsılıyorlardı. Evrenin sonsuzluğu yanında bir hiç sayılabilecek bir süre bulunduğu en son diyarlardaki gibi masmavi değildi denizin rengi... Kahverengiye çalan bir mavi hala mücadele veriyordu kıyılarda, ama derinlere baktıkça o mavinin daha önce hiçbir yerde görmediği bir mavi olduğunu farketti. Hemen 150 m. gerisindeki kalabalık, kirli, gürültülü ve telaşlı şehirden okyanusun derinlerine daldı hayalleri...

Okyanus insanı transa geçiriyordu. Elindeki büyük açık yeşil şişenin içindeki Star marka yerel bira, dumanı okyanus rüzgarıyla hemen dağılan puro ve çok sıcak bir günün hala terleten öğleden sonrasının hararetli esintisi de bunu destekliyordu. Etrafta dolaşıp duran, kumlarda oturup okyanusa bakarak kimbilir ne hayaller kuran, arkadaşları veya sevgilileri ile yürüyüş yapan onca koyu renkli derili insan, akla gelebilecek herşeyi satan seyyar satıcılar ve kıyıda yanyana sıralanmış yüzlerce şezlongun, plastik masa ve sandalyelerin sahipleri de bu trans halinin her yanını sarmasına neden oluyordu. Arada bir rüzgarla yüzüne vuran tuzlu deniz suyuna rağmen.

Bu “her an herşeyin olabileceği” ilginç diyarda, uzun bir süre geçirdiği iki kıtanın buluşma noktası olan önceki mekanındaki insanların tersine birbirini tanımayan insanların bile birbirlerine “günaydın” ve “merhaba” deme alışkanlıkları vardı. Burada sanki herkes birbirini daha önceden tanıyor ve herkes birbirinin arkadaşı gibiydi. Birbirini tanıyan insanların dikkat çekici bir biçimde kahkaha ve sevinçle selamlaşmaları, el şaklatmaları, ilginç sesler çıkarmaları ise görülmeye değerdi. Sanırdınız birbirlerini yıllardır görmüyorlar.

Müziğin geldiği tarafa başını çevirdi. Daha önce de önünden geçen, kumsalda bir aşağı bir yukarı turlayıp duran, bir omuzunda asılı çantasında aküsü, diğer elinde aküden beslenen ve sesi sonuna kadar açık portatif bir kasetçalar ve birkaç kaset taşıyan “seyyar disko” genç, az ileride eğlenmek isteyen bir arkadaş grubu tarafından bir süreliğine durdurulmuş ve artık ılımaya başlayan kumlar üzerinde çıplak ayaklarla dans başlamıştı. Gato merak edip yaklaştı ve elinden tutup kendisini dansa davet eden bu güleç yüzlü insanlarla bir süre dans etti. Birbirlerini daha önce hiç görmemiş ve belki de bir daha hiç görmeyecek olan bu farklı insanlar sadece o anın coşkusunu paylaştılar bir süre için. Ve sonra Gato onları selamlayarak aralarından ayrıldı. Buralarda çok popüler olan Sisqo adlı grubun “Unleash The Dragon” adlı şarkısı eşliğinde dans eden gençlerin sesleri yavaş yavaş uzaklarda kaldı.

Müthiş bir açlık ve fakirlikten gelen ve doğal olarak para ve menfaatin kendileri için büyük önem taşıdığı ve herkesle iyi geçinmek, herkese selam vermek ve “gününü kurtarmak” zorunda olan bu insanların vahşi, neşeli ve doğal ruhlarına hayranlık duydu bir süre. “Keşke uygar yaşam onları bu güzel ve saf doğalarından uzaklaştırmasaydı” diye geçirdi içinden.

Sonra düşünmeden de edemedi. Burada insanların göstermelik de olsa birbirlerine selam verip gülümsemeleri için bir sebep vardı. Ama o iki kıtanın buluştuğu yerdeki sokaklarda asık suratlarıyla dolaşan, aynı apartmanda oturup da birbirlerinden haberleri olmayan, aynı işyerinde çalışıp da birbirlerinden bir selamı ve güleryüzü esirgeyen insanların böyle davranmalarındaki sebep neydi? “Neyse canım vardır elbette mantıklı bir sebebi...” diye geçirdi içinde ve artık çökmekte olan karanlığın siyaha boyamakta olduğu şehre doğru yürüyüp gözden kayboldu.

Hayata iyi bakın

Blueman

05.06.2000

Not:

1- Bu bir Blueman yazısıdır ve imzasıyla birlikte forward edilmesinde bir sakınca yoktur.
2- “Hayata iyi bakın”;
a. Hayata iyi, güzel, olumlu bakın, pozitif olun
b. Hayata dikkatli bakın ve görülmesi gerekenleri görün, gerçek olmayan görüntülerle zaman kaybedip, gerçekleri gözden kaçırmayın
c. Hayata değer verin, her türlü hayatı koruyun.
anlamlarında yorumlanacak çok eski bir Mısır deyişi olsaydı belki daha iyi olurdu ama tamamen benim uyurduğum, ama yine de yukarıdaki anlamlara gelen bir özdeyiştir.

3- Blueman is a man who usually feels blue.

Blueman’in eylemleri devam edecektir.

Hiç yorum yok: