15.8.07

* Hayatın Sırrı

Okuduğum kitapta geçen bir Hint öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim.

“Indra göğün tepelerinden, yeryüzünde sürüp gitmekte olan hayatı seyretmekteydi. Bir ara gölün çamurunda eğlenen bir domuz sürüsü gördü. Tanrı kendi kendine sordu:

- Bu hayvanlar balçığa bulanmaktan ne zevk alıyorlar ki?

Araştırdı, ama bir türlü bu alışkanlıklarının sebebini bulamadı. Diğer tanrılara da danıştıysa da hiçbiri buna bir cevap veremediler. Aklında hep o domuzlar vardı. Bu sırrı çözmeliydi.

Yine bir gün gözü domuzlara takıldı. Domuzlar büyük bir zevkle çamurda yuvarlanıyorlardı. O an kararını verdi. Bir domuz bedeninde dünyaya doğacaktı. Böylece domuzların çamurların içinde yuvarlanmaktan nasıl bir zevk aldıklarını anlayabilecekti. Düşüncesini diğer tanrılara da aktardı. Aynı şekilde meraklı olan diğer tanrılar bu fikri harika buldular. “Dönüşte bize de anlatırsın” dediler. Indra doğmakta olan bir domuza enkarne oldu. Aradan yıllar egçmeye başladı. Indra büyüyordu. Onun bir tanrı olduğunu hiçbir domuz anlamamıştı bile. Zaten kendisi de bir tanrı olduğunu unutmuştu. Büyüdü ve ailesiyle birlikte çamurda yuvarlanmaya gitti. İlk banyolar pek hoş sayılmazdı. Tiksinir gibi oldu. Ama kısa bir süre sonra buna alıştı. Bir dişi ile birleşti. Çok sevdiği yavruları dünyaya geldi. Zaman geçtikçe çamur banyoları yaşamlarında vazgeçilmez bir yer aldı. Çamur banyoları Indra’nın da vazgeçemediği bir eğlenceye dönüşmüştü. Bu arada süresi de dolmuştu; geldiği tanrılar dünyasına geri dönmesi gerekiyordu. Süresi dolduğu halde hala geri dönmediğini gören tanrılar ona aralarındaki yeri almasını emrettiler. Indra reddetti. Tanrılar aralarında toplandılar ve onu tekrar eski yerine dönmeye mecbur etmek için bir çözüm buldular. Bu domuzu öldürmek... Ve öyle de yaptılar. Göğe geri döndüğünde Indra başından geçen bu serüvene çok güldü. Ama domuzların balçığı neden sevdiklerini hiçbir zaman anlayamadı.”

Öykü sembollerle doludur.

29.11.1999

Hiç yorum yok: